buna benzer beş on soru daha vardır. Ancak asıl öğrenmek istedikleri hususların başında, şeytanın insanın içinde veya kanında nasıl dolaştığıdır. Gazâlî’ye sorulan hadisin açıklamasına gelince, aslında hadis, bağlamından koparılmadan vürûd sebebi ile birlikte zikredilirse sorun teşkil eden bir tarafının kalmayacağı görülür. Müslim’in Enes b. Mâlik ve Hz. Safiyye’den rivayet ettiğine göre, bir gün Hz. Peygamber mescitte itikafta iken, hanımı Safiyye akşam vakti onu ziyaret etmeye gider; kendisinden ayrılacağı zaman ise Hz. Peygamber, onu uğurlamak ister. Yolda ensardan iki adamla karşılaşırlar. Her ikisi de Resûlullah’ı görünce adımlarını hızlandırırlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Durun!” der ve onlara yaklaşarak, “Bu yanımdaki kişi (eşim) Safiyye bnt. Huyeyy’dir.” deyince, ensardan sahâbîler, “Sübhânallâh! Biz sizin hakkınızda nasıl kötü düşünebiliriz?” derler. İşte bunun üzerine Hz. Peygamber, “Şeytan insanın damarlarında kanın dolaştığı gibi dolaşır.” 252 der ve insanın kötü düşünce ve vesveselere kapılabileceğine işaret eder.
iii. Metin Dışındaki Unsurlarla ilgili İlke ve Esaslar
Hadislerde Doğrudan Yer Almayan Metin Dışı Unsurları Dikkate Almak
Hadis rivayetleri sadece isnad ve metinden ibaret değildir; dolayısıyla bu rivayetlerin anlaşılmaları sadece dilin sınırları içinde gerçekleşmez. Hadisler, içinde vârid oldukları fiziksel çevre ve mekân, söylenmelerine neden olan sosyokültürel zemin ve ait oldukları tarihî bağlam ışığında kendi gerçekliğine uygun olarak anlaşılabilirler. Hz. Peygamber’in öyle ifadeleri vardır ki, bunlar ancak o zamanın tabiî ve coğrafî şartları, toplumsal yapısı ve tarihsel ortamı göz önüne alındığında anlamlı olabilmektedir.253 Bu şartların göz ardı edilmesi halinde, rivayetin işaret ettiği anlam ya genelleştirilmekte ya hadis güncelleştirilememekte yahut yüzeysel bir yaklaşımla reddedilmektedir.
Meselâ, Abdullah b. Mes’ûd’un naklettiğine göre Hz. Peygamber, yüzündeki tüyleri aldıran, saçlarına başkalarının saçlarını ekleten, kaşlarını aldıran, dişlerini incelten ve vücutlarına dövme yaptıran kadınların ilâhî rahmetten uzak olduklarını söylemiştir.254 Oysa hadiste kınanan husus sıradan bir güzelleştirme işlemi değildir. Hadise konu olan davranışın o günkü sosyal ve tarihsel ortam içinde farklı bir karşılığı vardır. Buna göre, câhiliye döneminde kötü şöhrete sahip bazı kadınların sırf karşı cinsin dikkatini çekmek amacıyla bu kabil işler yaptıkları ve bu da kötü kadınların