edilmesi de isabetli bir yol değildir. Özellikle de inanç ve ahlâkla ilgili hadislere bu usulün tatbik edilmesi, hadislerin mânâ ve maksadına aykırı bazı anlama ve yorumlamalara yol açabilmektedir. Bunun yerine, hadis lafızlarını da ihmal etmeksizin, hadisin farklı tarikleri, vürûd sebepleri, bağlamı, vârid olduğu fiziksel, kültürel, toplumsal ve tarihsel çevre (metin dışı unsurlar) tespit edilmeli, hadis bu çerçevede anlaşılmaya çalışılmalı ve değerlendirilmelidir.
Terğîb ve Terhîb Hadisleri
Kur’an’da da belirtildiği gibi Hz. Peygamber’in görevleri arasında toplumu uyarmak ve müjdelemek de vardır. Bu sebeple o, hem “beşîr” (müjdeleyici) hem de “nezîr” dir (uyarıcı ve sakındırıcı). Buna uygun olarak insanları uyarırken yahut müjdelerken başvurduğu usul, terğîb (iyiliği teşvik etmek) ve terhîb (kötülükten sakındırmak) olmuştur. Din dilinde terğîb ve terhîb ; bir üslûp, bir ifade biçimi, bir anlatım tarzı, bir değer hükmü, bir söylem, bir tasrif ve delâlet çeşidi olarak tanımlanmıştır. Buna göre dinin; hakikat, iyi, doğru, sevap, güzel, fazilet dediği söz ve davranışlara özendirmek ve teşvik etmek için kullanılan ifadelere terğîb , dinin bâtıl, kötü, yanlış, günah, rezalet olarak nitelendirdiği söz ve davranışlardan sakındırmak, korkutmak, çekindirmek amacıyla kullanılan ifadelere de terhîb denmiştir.
Terğîb ve terhîb Kur’an’da da yer alan önemli bir anlatım tarzıdır. Va’d ve vaîd, inzâr ve tebşîr, havf ve recâ, sevap ve ikâb, cennet ve cehennem, ma’ruf ve münker gibi hususlara yönelik ikili anlatım biçimleri nasıl yer aldıysa, terğîb ve terhîb ifadeleri de aynı şekilde birlikte yer almıştır. Ancak terğîb ve terhîb in yoğun olarak kullanıldığı alan hadis rivayetleri olmuştur. Hz. Peygamber’in iyiye, hayra, fazilete, hakka, hakikate, adalete, ahlâka özendirmek ve teşvik etmek; kötüden, şerden, reziletten, bâtıldan, zulümden ve ahlâksızlıktan korkutmak, çekindirmek ve sakındırmak için söylediği hadislere terğîb ve terhîb hadisleri denmiştir.
Gerek Kur’an’da gerekse hadislerde bulunan terğîb ve terhîb ifadelerinin kendine has bir dili, üslûbu ve anlatım tarzı vardır. Bazen terğîb ve terhîb amacıyla dolaylı anlatım yollarından teşbih, temsil, mecaz, istiare, kıssa gibi anlatımlar tercih edilirken, bazen de “Allah sever.”, “Allah buğzeder.”, “Küfürdür.”, “Şirktir.”, “Cennetliktir.”, “Cehennemliktir.”, “Cennet vacip olur.”, “Cehennem vacip olur.”, “Bizden değildir.”, “İman etmiş olamaz.”, “Mümin