Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 128

zenginlik ve derinlik kazandırır.315 Şuhalde çeşitli zaman ve coğrafyalarda farklı kültürlere sahip insanlar tarafından okunan müteşâbih hadislerde okuyucunun bilgi düzeyine göre farklı anlayışların ortaya çıkması tabiîdir. Ancak öyle müteşâbih hadisler vardır ki, bu türden hadislerin uygun bir yolla açıklanması ve yorumlanması bir zorunluluk arz etmektedir. Meselâ, Ebû Hüreyre’den rivayet olunduğuna göre Resûlullah şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ her gecenin son üçte birinde dünya semasına iner ve şöyle seslenir: ‘Her kim dua ederse duasına karşılık veririm, her kim benden bir şey isterse istediğini yerine getiririm, her kim benden bağışlanma dilerse onu affederim.’” 316

Bu hadis üzerine kelâmcılar ile hadisçiler arasında ve hadisçilerin kendi aralarında hararetli tartışmalar meydana gelmiştir. Oysa bu ve buna benzer hadislerde anlatılmak istenen, ne Allah’ın dünya semasına inişi ne de arşa çıkışıdır; asıl vurgulanmak istenen husus, onun rahmet kapısının daima açık olduğu, kullarına hep yakın olduğu ve bu yakınlığın belirli zamanlarda daha da arttığıdır. Nitekim hadisin bütün tarikleri birleştirildiği zaman bu açık bir şekilde anlaşılmaktadır.

Tıbb-ı Nebevî ile İlgili Hadisler

Bir peygamber olarak insanlara ilâhî hakikatleri tebliğ etmekle yükümlü olan Resûl-i Ekrem, bir insan olarak da tebliğ alanına girmeyen değişik konularda görüş beyan etmiştir. Bu konulardan birisi de tıptır. Allah Resûlü (sav) hem kendisi hastalanınca hem de çevresindekilerin sağlıkları bozulunca, çeşitli tedavi yollarından ve ilaçlardan bahsetmiş ve bunlardan bazılarını tavsiye etmiştir. Hz. Peygamber’in tıpla ilgili söz konusu görüş, öneri ve tavsiyeleri hadis literatüründe “Tıbb-ı Nebevî” veya “Kitâbü’t-tıbb” başlıklı bir edebiyata vücut vermiştir.

Ünlü hadis âlimi İbn Hacer el-Askalânî (852/1449) Hz. Peygamber’in, bedenlerin değil kalplerin tabibi olduğunu söyler: “Tıp (tedavi) iki türlüdür: Birincisi bedenin tıbbı, ikincisi kalbin tıbbıdır. Kalbin tıbbı, ancak Resûl-i Ekrem’in Yüce Allah’tan getirdiği (din) ile olur. Bedenin tıbbına gelince, bu konuda hem Allah Resûlü’ne hem de başka insanlara ait sözler vardır ve bunların çoğu tecrübeye dayanır.”317

Bir rivayette ise Allah Resûlü’nün eşlerinden Hz. Âişe’nin yeğeni Urve b. Zübeyr, teyzesi Hz. Âişe’ye şöyle bir soru sormuştur: “Ey anneciğim! Senin (yüksek) anlayışına şaşırmıyorum; çünkü sen Resûlullah’ın eşi, Ebû Bekir’in kızısın. Şiir ve tarih bilgine de şaşırmıyorum; zira Ebû Bekir’in

    

Dipnotlar

315 Yavuz, Yusuf Şevki, “Müteşâbihü’l-Kur’ân”, DİA, XXXII, s. 206.

316 B1145 Buhârî, Teheccüd, 14

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ وَأَبِى عَبْدِ اللَّهِ الأَغَرِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « يَنْزِلُ رَبُّنَا تَبَارَكَ وَتَعَالَى كُلَّ لَيْلَةٍ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا حِينَ يَبْقَى ثُلُثُ اللَّيْلِ الآخِرُ يَقُولُ مَنْ يَدْعُونِى فَأَسْتَجِيبَ لَهُ مَنْ يَسْأَلُنِى فَأُعْطِيَهُ مَنْ يَسْتَغْفِرُنِى فَأَغْفِرَ لَهُ » . M1772 Müslim, Müsâfirîn, 168.حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى قَالَ قَرَأْتُ عَلَى مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى عَبْدِ اللَّهِ الأَغَرِّ وَعَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « يَنْزِلُ رَبُّنَا تَبَارَكَ وَتَعَالَى كُلَّ لَيْلَةٍ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا حِينَ يَبْقَى ثُلُثُ اللَّيْلِ الآخِرُ فَيَقُولُ مَنْ يَدْعُونِى فَأَسْتَجِيبَ لَهُ وَمَنْ يَسْأَلُنِى فَأُعْطِيَهُ وَمَنْ يَسْتَغْفِرُنِى فَأَغْفِرَ لَهُ » .

317 İbn Hacer, Fethü’l-bârî, X, 134.