belirtilmesi ile ilgili olarak Mudar ve Rebia kabileleri arasında Recep ayının hangi zamana denk düştüğü konusunda bir ihtilâf olduğundan bahsetmektedir. Günümüz deyimiyle iki kabile arasında bir takvim farkının bulunduğu anlaşılmaktadır. Muharrem ayı ile başlayıp Zilhicce ile sona eren on iki aylık takvimde Mudar kabilesi Recep ayını, Cümâde"l-âhir ile Şâban arasındaki yedinci ay olarak kabul etmekte ve dolayısıyla hâlihazırda hicrî takvimde kabul gören şekilde değerlendirmekte, Rebia kabilesi ise, —Ramazan"ın dokuzuncu ay olduğu genel kabulüne aykırı olarak— Recep ayını dokuzuncu ay saymaktaydı.18
Allah Resûlü, dokuzuncusu Ramazan olan on iki aydan oluşan bu sıralamanın Allah"ın koyduğu sisteme mutabık olduğunu anlatmakta ve insanlardan ibadet hayatlarını buna göre oluşturmalarını istemektedir. Bu tamamen Kur"an"ın şu beyanına da mutabıktır: “Şüphesiz Allah"ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah"ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah"a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.” 19 Diğer bir Kur"an âyeti ise, “Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri (kendi yörüngesinde) belli bir zamana kadar akar gider.” 20 derken, bu sistemin geçiciliğine işaret etmektedir. O hâlde Allah"ın belirlediği kanunlar üzere işleyen ve bir süreliğine akıp giden güneş ve ayın hareketlerine göre oluşan zaman, bilinç taşıyan, insanları öldüren ve başlarına felâketler getiren bir varlık olarak nasıl algılanabilir?
İslâm ile gelen yeni anlayışta artık zaman Allah"ın büyüklüğünü ve insanlara verdiği nimetleri hatırlatan bir âyet olarak kabul edilmiştir. “Güneşi ışıklı, ayı da parlak yaratan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için aya birtakım duraklar belirleyen O"dur...” 21 “Geceyi, gündüzü, güneşi, ayı yaratan O"dur...” 22 “İbret almak veya şükretmek dileyenler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O"dur.” 23 “Gece ve gündüzü birer delil olarak yarattık...” 24 “De ki: "Baksanıza, eğer Allah, üzerinize gündüzü, kıyamet gününe kadar sürekli kılsa, Allah"tan başka, size dinleneceğiniz geceyi getirecek ilâh kimdir? Görmüyor musunuz?"” 25 gibi pek çok Kur"an âyetinde zaman, Allah"ın gücünün ve büyüklüğünün tanınmasına yönelik deliller olarak sunulmaktadır. Yine Kur"an"ın ifadelerine göre Allah, gece ve gündüzü, birer nimet olarak insanların hizmetine sunmuş,26 gündüzleri maişet/çalışma, geceleri de dinlenme zamanı olarak yaratmıştır.27