Osman"ı çağırmış ve “Yoksa benim sünnetimden (hayat tarzımdan) yüz mü çevirdin?..” demişti.8
Daha sonra Peygamber (sav) kendilerini bu şekilde dünyadan soyutlamayı düşünen sahâbîlerinin yanlarına gelerek onlara, “Şöyle şöyle diyenler sizler misiniz? Allah"a yemin ederim ki, Allah"tan en çok korkanınız ve ona karşı gelmekten en çok sakınanınız benim. Böyle olduğu hâlde ben bazen oruç tutuyor, bazen de tutmuyorum. (Gecenin bir kısmında) namaz kılıyor, (bir kısmında ise) uyuyorum ve kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren, benden değildir. ” buyurmuştu.9
Efendimizin (sav) bu sözleri, Allah"ın rızasını kazanmanın, insanı perişan edecek derecede ibadete yönelme veya dünyanın her türlü nimetinden el etek çekme gibi aşırı fiiller ile değil, ancak Peygamber"i (sav) rehber edinip onun sünnetine sıkı sıkıya bağlanmakla mümkün olabileceğini göstermekteydi. Nitekim Osman b. Maz"ûn"un evinde toplanıp karar alanlardan biri olan Abdullah b. Mes"ûd da muhtemelen yaşanan bu gibi hadiselerden sonra edindiği tecrübeler neticesinde şu kanaatini açıkça dile getirmişti: “Sünnete göre itidalle ibadet etmek, sünnet olmayan/bid"at hususlarda olanca gücüyle çalışmaktan daha hayırlıdır.”10
Elbette ki sünnete bağlı olmak, insanın kendi tasavvurları neticesinde yapacağı amellerden daha faziletli olacaktı. Çünkü Allah Teâlâ, Kur"an"ı insanlığın hidayeti için gönderirken Hz. Muhammed"i de Kur"an"ın nasıl hayata aktarılacağını Müslümanlara göstermesi için bir rehber olarak göndermişti. Peygamberimiz bir hutbesinde “Sözün en güzeli Allah"ın (cc) Kitabı"dır. Rehberliğin en güzeli ise Muhammed"in rehberliğidir.” 11 buyururak buna işaret etmişti.
Hz. Muhammed"in (sav) peygamberlik vazifesi, sadece vahyi nakilden ibaret değildi. O, Rabbinden aldığı vahiy doğrultusunda, inanç, ibadet ve ahlâkî değerler başta olmak üzere günlük hayatın tüm alanlarında, İslâm"ı anlatarak, açıklayarak ve yaşarak Müslümanlara örnek bir hayat sergilemişti. “Andolsun, Allah"ın Resûlü"nde sizin için; Allah"a ve âhiret gününe kavuşmayı uman, Allah"ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. ”12 âyeti işte Hz. Peygamber"in bu “örnek olma” vazifesini vurgulamaktaydı.
Allah Teâlâ insanlığa Kur"an"ı doğrudan göndermeyip, yirmü üç yılda Resûlü"nün örnek şahsiyeti ile uygulamalı bir şekilde, peyderpey göndermişti. Bu zaman zarfında onun ahlâkı, temizliği, ibadet hayatı, ailesi ile olan münasebetleri… kısaca her hâli Müslümanlar için örneklik teşkil etmişti.