Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 427

Muâz"ın anlattığına göre, Allah Resûlü (sav) onu Yemen"e (vali olarak) gönderirken aralarında şöyle bir diyalog geçmişti:

(Sana bir dava geldiğinde) nasıl hüküm vereceksin?
—Allah"ın Kitabı"na göre hüküm vereceğim.
(O konuda) Allah"ın Kitabı"nda bir hüküm bulamazsan?
—Resûlullah"ın (sav) sünneti ile (karar vereceğim).
Resûlullah"ın (sav) sünnetinde de yoksa?
—Kendi görüşümle ictihad ederek bir karara varacak ve ona göre hüküm vereceğim.

Bunun üzerine Hz. Peygamber “Resûlü"nün elçisini (Resûlü"nün arzuladığı cevabı vermeye) muvaffak kılan Allah"a hamdolsun.” buyurmuştu.
(T1327 Tirmizî, Ahkâm, 3; D3592 Ebû Dâvûd, Kadâ", (Akdiye), 11)

***

İbn Abbâs"ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah her kimin iyiliğini dilerse, onu dinde fakih kılar (dinin inceliklerini anlama konusunda ona kabiliyet verir).”
(T2645 Tirmizî, İlim, 1)

***

Zeyd b. Sâbit, Allah Resûlü"nü (sav) şöyle derken işitmiştir: “Allah, bizden bir hadis işitip, başkasına aktarana kadar onu belleyen kişinin yüzünü ak etsin. Fıkıh (dini hakkıyla anlamaya yönelik bilgiler) öğrenip onu kendisinden daha kavrayışlı olanlara aktaran nice kimseler vardır! Fıkıh öğrenen nice kimseler de vardır ki haddizatında kendileri fakih (derin kavrayış sahibi) değildir.”
(D3660 Ebû Dâvûd, İlim, 10; T2656 Tirmizî, İlim, 7)

***

Amr b. el-Âs, Allah Resûlü"nü (sav) şöyle derken işitmiştir: “Hâkim, hüküm verirken ictihad eder (gücü nispetinde çaba sarf eder) de sonunda isabetli karar verirse, iki sevap kazanır. Eğer ictihad eder de sonunda hata ederse, bir sevap kazanır.”
(M4487 Müslim, Akdiye, 15)

***

Esed kabilesine mensup Vâbisa b. Ma"bed"in naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) ona şöyle demiştir: “İyilik ve kötülüğü(n ne olduğunu) sormaya mı geldin?” (Vâbisa diyor ki) “Evet” dedim. Hz. Peygamber, parmaklarını birleştirip göğsüne vurarak üç defa “Kendine danış, kalbine danış ey Vâbisa!” buyurdu (ve devam etti):“İyilik, gönlü huzura kavuşturan ve içe sinen şeydir. Kötülük ise insanlar sana fetva verseler (onaylasalar) bile, gönlü(nü) huzursuz eden ve iç(in)de bir kuşku bırakan şeydir.”
(DM2561 Dârimî, Büyû", 2)

    

Dipnotlar