kapsamlı hadislerden seçilmiştir. Metinlerin yazımında, anlatım tarzı olarak bazen tasvir edici, çoğunlukla da tahkiye yöntemi denilen öyküleyici anlatım biçimi tercih edilmiştir. Özellikle metinlerin girişinde konuyla ilgili bir hadisin hikâyesi anlatılmış ve okuyucunun, hadisi zihninde canlandırarak algılaması amaçlanmıştır. Hadisin vârid olduğu zaman, mekân, durum ve hadiste geçen kişiler tespit edilmiş ve bu çerçevede bir tahkiye ile konuya başlangıç yapılmıştır. Bir hadisi doğru anlamak için gerektiğinde o hadisin tüm tarikleri/varyantları araştırılmıştır. Hadisi nakleden sahâbî hakkında nitelendirici kısa bir bilgi verilmesi yazıları akıcı kılan bir unsur olarak değerlendirilmiştir. Hadislerin anlaşılmasında ve yorumlanmasında geleneksel izahlardan büyük oranda istifade edilmiştir. Bu bağlamda hadisin yanı sıra tefsir, siyer ve tarih kaynakları ile hadis şerhleri en çok müracaat edilen eserler olmuştur. Ayrıca metinlerde yer alan rivayette geçen ve metnin anlaşılması açısından önem taşıyan bazı şahıslar, râviler, kabileler, şehirler/mekânlar ve kavramlar ile ilgili kısa bilgiler, konu bütünlüğünü bozmayacak biçimde metne yansıtılmış; hadislerin Türkçeye aktarılmasında ise hadiste verilen mesajın en yalın ve anlaşılır bir biçimde okuyucuya sunulması hedeflenmiştir.
Hadislerle İslâm ’ı oluşturan makalelerdeki bilgiler temelde Kur’an-ı Kerim’e ve on dokuz hadis kitabına dayanmaktadır. Bunların dışında konu yazımında kullanılan bilgilere kaynaklık eden iki yüzden fazla esere atıfta bulunulmuştur. Dipnotlarda gösterilen kaynakların başında yer alan rumuzlar (ID numaraları), Konulu Hadis Projesi’nin web tabanındaki kayıt numaralarıdır.
Eserin tamamında kullanılan ve atıfta bulunulan ayet ve rivayetlerin toplamı —mükerrerleriyle birlikte— 25.147’dir. Tekrarsız olarak atıfta bulunulan rivayetlerin sayısı ise 9.782’dir. Bu istatistikî bilgiler, eseri okuyanların dikkate değer düzeyde hadis bilgisi ve kültürüyle buluşacağı anlamına gelmektedir. Ancak eser, asla bütün sahih hadisleri kuşatma iddiası taşımadığı gibi, bu kitapta yer almayan hadislerin sahih ve geçerli olmadığı iddiasında da bulunmamaktadır. Esasen eserde hadislere karşı ‘sahih/sahih değil’ gibi bir ayrıştırmaya dayalı yaklaşım izlenmemiştir. Hadislerin sıhhat açısından değerlendirilmesinin kendi içinde önemli ve faydalı tarafları bulunsa da bunun hadislerin rivayet dönemine özgü bir bilgi tasnifi olduğu unutulmamalıdır. Hadis rivayetleri ile İslâm toplumunun dinî, ahlâkî, kültürel, tarihsel ve toplumsal kabul ve değerleri arasında sıkı bir