Tebük Savaşı öncesi, Peygamber Efendimiz (sav), ordusuyla beraber yola çıkmıştı. Ortalık ağarınca sabah namazını kıldırdı ve ordu tekrar yoluna devam etti. Bir süre sonra güneşin ilk ışıkları görüldü ve insanlar yorgunluktan dolayı uyuklamaya başladı. Muâz b. Cebel, Resûlullah"ı peşi sıra takip ediyor, diğer sahâbîler ise binekleri üzerinde sağa sola dağılmış bir hâlde onların peşinden aheste aheste geliyorlardı. Peygamber Efendimiz, yüzündeki örtüyü kaldırıp gerisine bakınca ordunun içinden kendisine en yakın kişinin Muâz olduğunu gördü ve onu yanına çağırarak şöyle söyledi: “Ey Muâz!” “Buyur, ey Allah"ın Peygamberi!” dedi Muâz. “Yaklaş!” buyurdular. Muâz, hemen Resûlullah"ın yanına geldi. O kadar yaklaştı ki binekleri birbirine değiyordu. Peygamber (sav) dedi ki: “İnsanların bizden bu kadar uzaklaşacağını tahmin etmiyordum.”
Muaz, “Ey Allah"ın Peygamberi, insanlar uyukluyor ve binekleri sağa sola dağılmış vaziyette, kâh yayılıyor kâh yürüyorlar.” dedi. Peygamberimiz de“Evet, ben de uyuklamışım.” buyurdu.
Muâz, Resûlullah"ın müjde verici yüzünü (tavrını) ve kendisine yaklaştığını fark edince şöyle dedi: “Ey Allah"ın Resûlü! İzin verirsen beni hüzünlendirip rahatsız eden bir konuyu sormak istiyorum.”
“Buyur, dilediğini sor.” buyurdu Resûl-i Ekrem. Muâz, “Ey Allah"ın Peygamberi! Bana, kendisiyle cennete girebileceğim bir amel/iş söyle, başka bir şey sormayacağım.” dedi. “Aferin! Sen bana çok mühim bir soru sordun. Bu, Allah"ın hayrını murad ettiği kişiye kolaydır.” dedi ve bu sözünü üç kere tekrarladı Resûlullah. Böyle durumlarda Hz. Peygamber, iyi anlaşılsın diye sözünü üç kere tekrar ederdi. Sonra buyurdu ki: “Allah"a ve âhiret gününe iman etmen, namaz kılman, Allah"a hiçbir şeyi şirk koşmadan ibadet etmendir ki ölünceye kadar bu hâl üzere kalmalısın.” Bunun üzerine Muâz, “Ey Allah"ın Resûlü, bir daha tekrarla!” deyince, Hz. Peygamber, bu sözünü de üç kere tekrarladı ve şöyle dedi: “Ey Muâz! İstersen sana bu işin başından, direğinden ve zirvesinden bahsedeyim.”
“Elbette ey Allah"ın Peygamberi, annem babam sana feda olsun, buyur!” dedi Muâz. Allah Resûlü şöyle buyurdu: