yetkisi verilmesi arasında muhayyer bırakılan Peygamber-i Zîşân Efendimiz şefaat yetkisi almayı tercih etmiş ve bu yetkisini Allah"a şirk koşmadan ölen kimseler için kullanacağını beyan etmiştir.39 Ebû Hüreyre"nin “Kıyamette senin şefaatine nail olacak en mutlu insan kimdir?” sorusuna Peygamber Efendimiz, “Sözlerime olan düşkünlüğünü gördüğümden dolayı bu soruyu herkesten önce senin soracağını tahmin etmiştim.” dedikten sonra, “Kıyamette şefaatim vesilesiyle en mutlu olacak kişi, samimi bir şekilde, gönlünden gelerek "Lâ ilâhe illâllâh" diyen kimsedir.” cevabını vermiştir.40
Yine o, “Bir kimse, ezanı işittiğinde "Ben de eşi ve benzeri olmayan tek Allah"tan başka ilâh olmadığına, Muhammed"in O"nun kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet ederim. Rab olarak Allah"ı, Resûl olarak Muhammed"i ve din olarak İslâm"ı kabul ettim." derse, günahları bağışlanır.” buyurmuştur.41 Ayrıca kelime-i şehâdeti özümseyerek söyleyen kimseler için Peygamber Efendimizin şöyle bir müjdesi vardır: “Kim kalbiyle tasdik ederek Allah"tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed"in Allah"ın Resûlü olduğuna şehâdet ederse Allah onu cehenneme haram kılar.” 42
Kelime-i şehâdet veya kelime-i tevhid, bir insanın dünya ve âhiret mutluluğu için bu kadar önem taşıdığına göre, onun lafzına ve ruhuna aykırı söz ve davranışlardan şiddetle kaçınmak gerekir. Bu konuya ışık tutacak bir hadiste ifade edildiğine göre Resûlullah (sav), Hudeybiye"de yağmurlu bir gecenin sabahında, sabah namazını kıldırdıktan sonra ashâba döner ve “Rabbiniz ne buyurdu, biliyor musunuz?” diye sorar. “Allah ve Resûlü bilir.” diyen sahâbîlere şu cevabı verir: “(Bu gece) bazı kullarım mümin, bazıları da kâfir olarak sabahladı. Her kim "Allah"ın fazlı ve rahmeti sebebiyle yağmur yağdı." demişse o, yıldıza değil bana iman etmiş; kim de "falan ve falan yıldız batıp doğduğu için yağmur yağdı." demişse o bana değil yıldıza iman etmiş demektir.” 43 buyurarak Yüce Allah"ın, kâinatın yegâne yaratıcısı ve mutlak hâkimi olduğu gerçeği ile bağdaşmayan sözlerin ve bâtıl inanışların kelime-i şehâdetle dile getirilen tevhid ilkesine aykırı olduğunu belirtmektedir.
Başa gelen musibetler karşısında takdir-i ilâhîye isyan etmek; ne kadar değerli ve sevimli olursa olsun, Allah"tan başka herhangi bir yaratığa sözlü, yazılı veya fiilî olarak şaka ya da mecaz yoluyla da olsa ilâhlık sıfatı verip ona tapmak, kulluk etmek veya ölümsüzlük atfetmek ya da bu tür davranışlara duyarsız kalmak bu çerçevede şiddetle kaçınılması gereken davranışlardır. Çünkü Allah"ın varlığı, birliği ve her şeyin yaratıcısı, mutlak sahibi olduğu gerçeğini göz ardı etmek veya bu konuda şüpheye düşmek tevhidden uzaklaşmaktır.