insanların İslâm hususunda davet edildikleri ilk esas, bir insanın yapabileceği işlerin en hayırlısıdır.6 Allah"a iman aynı zamanda insanı yoktan var eden ve insana sayısız nimeti bahşeden Yüce Yaratıcı"nın onun üzerindeki hakkıdır.7
Allah"a iman esas itibariyle onun yüceliğini, bir ve benzersiz olduğunu, kulluğa lâyık olanın, sadece O olduğunu, kalpten onaylamaktır. Tasdikin makamı kalptir. Bunun için Allah Resûlü, “Kim kalbiyle tasdik ederek Allah"tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed"in Allah"ın Resûlü olduğuna şehâdet ederse Allah onu cehenneme haram kılar.” 8 buyurarak Allah"a imanın kalbî boyutuna dikkat çekmiş, ebedî mutluluğa ancak imanın kalpte yerleşmesiyle erişilebileceğine işaret etmiştir. Yüce Allah da imanın kalbine nüfuz etmediği kimselerden bahsederken “Siz iman etmediniz. Henüz iman kalplerinize girmedi.” 9 buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir.
İslâm tarihinde yaşanan ve meşhur hadis kitaplarımızda da zikredilen şu hadisede Allah"a imanın tasdik boyutunun kalp merkezli olduğu özellikle vurgulanmaktadır. Bir gün Hz. Peygamber, Üsâme b. Zeyd"in de içinde bulunduğu askerî bir birliği cihada gönderir. Bu birlik Cüheyne kabilesine sabah vakti baskın yapar ve baskın esnasında Üsâme birini yakalar. Yakaladığı adam “Lâ ilâhe illâllâh!” deyiverir. Buna rağmen Üsâme adamı öldürür. Fakat daha sonra kalbine bu durumdan kaynaklanan bir şüphe düşer ve hadiseyi Allah Resûlü"ne anlatır. Hz. Peygamber, “O, Allah"tan başka ilâh yoktur dedi ve sen onu öldürdün, öyle mi!?” diyerek tepki gösterir. Üsâme, onun silahtan korkarak “Allah"tan başka ilâh yoktur.” dediğini söyleyince, Allah Resûlü, “Kalbini yarıp da mı baktın ki, doğru söyleyip söylemediğini biliyorsun!” buyurur. Resûl-i Ekrem bu cümleyi o kadar çok tekrar eder ki, Üsâme, “Keşke İslâm"a o gün girmiş olsaydım.”10 diyerek üzüntüsünü dile getirmekten kendini alamaz.
Diğer taraftan Hz. Peygamber (sav) bir kimsenin gerçek anlamda iman etmesi kadar, imanın tadını alabilmesini de gönülden iman etmiş olmasına bağlamış ve şöyle buyurmuştur: “Şu üç haslet kimde bulunursa o kimse imanın tadını alır: Allah ve Resûlü"nü her şeyden çok sevmek, bir kimseyi yalnızca Allah rızası için sevmek, Allah kendisini kurtardıktan sonra tekrar inkârcılığa dönmekten ateşe atılmaktan kaçındığı gibi kaçınmak.” 11 Kısacası Sevgili Peygamberimiz, imanın kalbî boyutuna işaret etmiş, gerçek ve mükemmel imanın ancak Allah"ı her şeyden çok sevmekle mümkün olabileceğini söylemiştir. Bu bağlamda Yüce Allah da, mâsivânın yani Allah"tan başka