insanları hiçbir mânevî karşılığı olmayan puta tapıcılığa bağlılığa teşvik ediyorlardı. Kur"an"ın niteliğini ve gönderiliş amacını ısrarla çarpıtıyor, kimi zaman onun bir büyü olduğunu söylüyor27 yahut “önceki toplumların masalları” yakıştırmasını yapıyor,28 kimi zaman da bir yabancı tarafından Resûlullah"a (sav) öğretildiğini iddia ediyorlardı.29
Öte yandan onlar, “gece sonsuza kadar sürse güneşi insanlara kimin getireceğini” 30 ve “sular yerin dibine çekilip gitse tertemiz suyu kimin bulup çıkaracağını” 31 soran Kur"ân-ı Kerîm"e cevap veremiyorlardı. Yüce Allah, âyetlerinde müşrikleri önce “Kur"an"ın bir benzerini” getirmeye davet etmiş,32 ardından “Kur"an"dakilere benzer on sûre” oluşturmalarını istemiş,33 nihayet “Kur"an"ın bir tek sûresinin benzerini” yapmalarını teklif etmiş34 ama onlar bunun karşısında âciz ve çaresiz kalmışlardı. Allah Teâlâ açıkça meydan okumuştu:“Allah"tan başkasından gelseydi içinde birçok çelişki bulurlardı.” 35 “Söyle: Bütün insanlar ve cinler bu Kur"an"ın bir benzerini ortaya koymak için toplansalar, birbirlerine istedikleri kadar destek olsunlar yine de benzerini ortaya koyamazlar.” 36 Ve nihayet Kur"ân-ı Kerîm, inanmayanların geldiği son noktayı şöyle değerlendirecekti: “Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır, yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır, Allah korkusuyla yerinden kopup düşer. Allah yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değildir.” 37
İnsanların İslâm"a ve Kur"an"a yönelik kabul veya red biçimindeki bu iki temel yaklaşımı, Mekke"de olduğu gibi Medine"de de devam etmiştir. Hicretin ardından Medine"de Allah"ın Kitabı"na kalbini samimiyetle açanlar olduğu gibi ona kulak vermemekte diretenler de görülmüştür. Nitekim kendilerine daha önce indirilen kutsal kitaba inanan Hıristiyanlardan bazıları, Kur"an okununca gözyaşlarını tutamayıp “İnandık yâ Rabbi, bizi de şahitlerle birlikte yaz!” 38 diye yakarırken, bazıları ise Kur"an"ın son derece açık sorularına rağmen ikna olmamışlardır.
Yaşadığı bütün süreçlerde ve karşılaştığı her yeni durumda Resûl-i Ekrem"e yol gösteren rehber, Kur"an olmuştur. Allah, vahyin ağır sorumluluğunu yüklediği peygamberini hiçbir zaman yalnız ve desteksiz bırakmamıştır.
Kur"an"ın niçin indirildiği iyi bilinmelidir. Yüce Allah, “Andolsun biz, Kur"an"ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?” ,39 “Bu, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri ibret alsın diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” 40 buyurmaktadır. Kur"an"ın iniş ve okunuş amacı yanlış