edip ondan Beyt-i Makdis"i tarif etmesini istemişler, bunun üzerine Yüce Allah Beytu"l-Makdis"i Hz. Peygamber"in gözü önüne getirmiş30 ve o da Beyt-i Makdis"i tarif etmiştir. Bu durumla karşılaşan müşrikler şaşkınlıklarını gizleyememiş ve “Vallahi, anlattıkları doğru!” demekten kendilerini alamamışlardır.31
Hz. Peygamber devrinde yaşanan diğer bir dikkat çekici olay ise hicretten önceye uzanır. Buna göre Mekkeliler, Minâ"da bulunduğu bir sırada Hz. Peygamber"den (sav) mucize isterler32 bunun üzerine ay ikiye yarılır ve Kamer sûresinin ilk iki âyeti nâzil olur; “Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve süregelen bir sihirdir, derler.” 33 Bu olay üzerine inkârcıların tarihten tevarüs edegeldikleri reddetme34 alışkanlıkları bir kez daha ortaya çıkmış ve “Muhammed bizi büyüledi!”35 demekten çekinmemişlerdir.
Başka bir rivayette Resûlullah (sav) zamanında ay iki parçaya bölündü. Parçanın birini(n görünmesini) dağ engelledi, diğer parça ise dağın üzerinde (görünüyor) idi. Bunun üzerine Resûlullah"ın (sav), “Allah"ım! Şahit ol!” buyurduğu36 nakledilir. Bu rivayette Hz. Peygamber, Allah"ın âyetlerinden bir âyet olan ayı inananlara göstererek onların inançlarını pekiştirmek istiyordu. Bu rivayette anlatılan ile Mekke dönemine ilişkin yaşanan ve Kamer sûresinin nüzulüne sebep olan hadise birbirine karıştırılmıştır.
Ayın yarılması ile ilgili olduğu söylenen Kamer sûresinin ilk âyetindeki, “Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.” 37 ifadesi ise iki şekilde yorumlanmıştır: Birincisi; bu hadise kıyamet öncesinde vuku bulacaktır.38 İkinci ise, müşriklerin Peygamberimizden mucize göstermesini istemeleri üzerine bu olay vuku bulmuştur.39
Peygamberimize has özellikleri konu alan ve “hasâis” olarak adlandırılan, onun nübüvvetini ispat sadedinde rivayetleri derlemek maksadıyla kaleme alınan “delâil” ve “alâmâtü"n-nübüvve” gibi müstakil eserler ile genel hadis kitaplarının ilgili bölümlerinde yer alan kimi rivayetlerde Peygamberimize de önceki peygamberlere verilen mucizeler türünden, hârikulâdeliklerin verildiği anlatılır. Bu bağlamda nakledilen rivayetlerden birisi şöyledir:
Bir seferinde Allah Resûlü"ne bir tas su getirilir, Resûlullah (sav) elini suyun içerisine koyar ve parmakları arasından su fışkırmaya başlar. Bunun üzerine Allah"ın Elçisi şöyle buyurur: “Haydi abdest almaya geliniz. Gökten inen berekete geliniz.” Orada bulunanların hepsi o sudan abdest alır.