Allah yolundan alıkoyan ve âyet sanılsın diye sözlerini eğip bükmeye çalışan kâfirler, dünyayı âhirete tercih ederek34 âhireti inkâr etmişlerdi.35 İnkârları o dereceye varmıştı ki azılı inkârcılardan Übey b. Halef bir gün çürümüş kemikleri alıp eliyle kırarak, “Ey Muhammed, Allah şu çürümüş kemikleri nasıl diriltecek?” diye sormuştu. Cevabını geciktirmeden kesin ve net bir şekilde veren kutlu Elçi, “Onları Allah diriltecek. Sonra öldürecek. Sonra da seni cehenneme sokacak.” diyerek Rabbinin şu âyetini okudu: “De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.” 36 Çürümüş kemiklerin tekrar diriltilebileceğini akılları almayan bu kâfirler, âhireti,37 yeniden dirilmeyi38 ve kıyameti inkâr edip alevli bir ateşi hak etmişlerdir.39
“Beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!” 40 buyuran Rabbimiz, göğü yaratan, bize Kur"an ve hikmetle yol gösteren,41 faydalanıp geçinmemiz için hayvanları ve bitkileri bize sunan, bineceğimiz vasıtalar42 yaratandır. Güneş ve ayı hizmetimize sunandır.43 Sayamayacağımız kadar bol nimetleri bize verendir.44 O hâlde, Rabbimizin hangi nimetlerini yalanlayabiliriz?45 Ancak kâfirler yalanlar, edindikleri nimetleri Rablerinin verdiğini inkâr eder, “Kendim kazandım.” der Kârûn misali.46 Sıkışınca, başına bir bela gelince yalvarır Firavun gibi. Ama Rabbi, onu beladan kurtarınca yine azmaya ve nankörlüğe başlar.47
Kureyş"in zengin kâfirlerinden Velîd b. Muğîre bir gün Peygamberimizin yanına gelir ve okunan Kur"an"ı dinler. Dinlediği Kur"an"dan etkilenir, kalbi titrer, duygulanır gibi olur ama yine de inanmaz.48 Bunun üzerine şu âyetler iner: “O, düşündü taşındı, ölçtü biçti... Kahrolası nasıl da ölçtü biçti! Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti! Sonra (Kur"an hakkında) derin derin düşündü. Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı. Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle dedi: "Bu (Kur"an), ancak nakledilegelen bir sihirdir. Bu, ancak insan sözüdür."” 49
Kibir yani kendini büyük görme, kâfirin temel vasfıydı. Çağlar değişse de inkârcının gururu değişmezdi, değişmemişti de. Kendini büyük gören kâfirler Salih Peygamber"in kavminde de vardı,50 Musa"nınkinde de... Zaten şeytan da kibrinden dolayı Âdem Peygamber"e secde edip saygı duymaktan kaçınmış değil miydi?51 O kadar mucizeye tanıklık etmesine rağmen Firavun"u iman etmekten alıkoyan da kibri değil miydi?52
Şirk ise Allah"a ortak koşmak; Allah"ın varlığına inanmakla birlikte onun tek olduğunu, O"ndan başka ilâh olamayacağını kabul etmemek, Allah"tan başka tanrılar edinmekti.53 Allah katında şefaatçi olması ümidiyle