alanını oluşturmaktaydı. Allah"a putları ortak koşmak olan şirk başta olmak üzere, hayatın her alanında çok farklı şekilde karşılaşılan bâtıl inançların yerine, İslâm"ın tevhid akidesi yerleştirilmeliydi. Zira pek çok bâtıl inancın kaynağı, insanların tek tanrılı Hanîf dininden uzaklaşmaları ve bu inanç boşluğunu çeşitli varlıklara ulûhiyeti yakıştırarak onları kutsallaştırmaları sebebiyle gerçekleşmişti. Kendilerini Allah"a yakınlaştırsın diye putları,4 cinleri O"na ortak koşup oğullar ve kızlar isnat etmeleri,5 gök cisimlerini ve esrarengiz varlıkları Allah"la aralarında aracı olarak görmeleri, müşriklerin ilâh sayısını artırdı ve böylece haktan uzaklaşırken bâtıl inançlarla kuşatıldılar. Oysa Allah"ın dışında tapılan her şey bâtıldı.6
Allah"ın bakanların ibret alıp kendisini hatırlamaları için süslediği gökyüzü ve yıldızlar,7 câhiliye dönemi insanı için yalnızca geceleyin yollarını aydınlatan birer kandil8 değildi. Bu insanlar, meteorolojik olaylar, iklim değişiklikleri, bitki örtüsü gibi tabiat olaylarının yanı sıra, bereket ve kıtlığın oluşmasına da sebep olarak gördükleri yıldızlara fazlaca ehemmiyet vermişler, ilkel inançları doğrultusunda onlara ilâhlık isnadında bulunmuşlardı. Oysa gökten ve yerden rızık veren tek Yaratıcı olan9 Allah"a secde eden yıldızlar,10 ne birinin doğum veya ölümünü haber vermekte ne tabiat olaylarını idare etmekte ne de uğur veya şansa sebep olmaktaydılar. Bu bâtıl inanışları tevhid ile saf dışı bırakan Allah Resûlü, yıldızların yağmur yağdırarak insanları rızıklandırdığı düşüncesini de reddediyordu. Yıldızlardan yağmur bekleme fikrini ümmetinin câhiliyeden kalma inanışları arasında sayıyordu.11 Nitekim ashâbıyla Hudeybiye"den Medine"ye döndüğü gece yağmur yağmış, hâlâ eski alışkanlıklarının etkisinde olan bazı insanlar da gökyüzündeki yıldızlarla yağmur arasında ilişki kurmuşlardı. Bunun üzerine Allah Resûlü, sabah namazından sonra ashâbına dönerek, “Rabbinizin ne buyurduğunu biliyor musunuz?” diye sordu ve şöyle dedi:“Allah Teâlâ, şöyle buyurdu: "Kullarımdan bir kısmı mümin, bir kısmı da kâfir olarak sabahladı." "Allah"ın lütfu ve rahmetiyle yağmur yağdı." diyen bana iman etmiş, yıldızı(n yağmur yağdırma gücünü) reddetmiştir. "Yıldızın doğuşu veya batışı ile yağmur yağdı." diyenler ise beni inkâr etmiş, yıldıza iman etmiştir.” 12 Böylece Allah Resûlü, insanların çeşitli bâtıl inançlar doğrultusunda, bu tür fiilleri Allah"tan başkasına isnat ederek şirk koşmalarını engellemeye çalışmıştır.
Câhiliye döneminde insanlar cehaletten, inançsızlıktan veya göktekilerin yeryüzünü yönettikleri şeklindeki ilkel inançlardan dolayı güneş, ay ve yıldızlar gibi gök cisimleriyle ilgili çeşitli bâtıl fikirlere sahip olmuşlardı.