Allah Resûlü, ölümü ve âhireti hatırlatması dolayısıyla kabirlere ziyarette bulunur, ashâbına da bunu tavsiye ederdi.1 Engin merhametiyle her konuda ashâbına yol gösteren Rahmet Elçisi, kabristanda nasıl davranmaları gerektiği hususunda da onları uyarır, kendisi de kabirdekilere selâm verir ve dua ederdi.2 Âdeti olduğu üzere, bir gün sahâbîlerle birlikte bir kabristana uğradı ve “Esselâmü aleyküm ey müminler diyarı(nın sakinleri)!” diyerek selâm verdi. Sonrasında ise, “İnşallah biz de size katılacağız, (ancak din) kardeşlerimizi (dünyada) görmüş olmayı çok arzu ederdim.” diye ekledi. Bunu duyan sahâbîler merakla, “Yâ Resûlallah! Biz senin kardeşlerin değil miyiz?” dediler. Allah Resûlü, “Siz benim ashâbımsınız, kardeşlerim ise henüz (dünyaya) gelmeyenlerdir.” buyurdu. Bunun üzerine ashâb-ı kirâm, “Ümmetinden henüz dünyaya gelmeyenleri nasıl tanıyacaksın Yâ Resûlallah?” diye sordular. Resûlullah şöyle dedi: “Bir adamın siyah atlar arasında, alınları ve ayakları beyaz (sekili) atları olsa, onları tanımaz mı?” Ashâbın, “Elbette tanır.” cevabını duyan Resûl-i Ekrem, ümmetinden hiç görmediği insanları kıyamet gününde nasıl tanıyacağını, müjde niteliğindeki şu cevabıyla bildirdi:“İşte benden sonra gelecek olan kardeşlerim, aldıkları abdestten dolayı kıyamet günü abdest azaları parlayarak gelecekler. Ben de onları Kevser havuzu başında karşılayacağım.” 3
Sevgili Peygamberimizi görme saadetine eremeyip, onunla asr-ı saadette yaşayamamış olsalar da, onun kardeşleri, nurlu simaları ile âhirette tanınabileceklerdir. Bunun yolu ise maddî ve mânevî kirlerden arınma vesilesi olan abdesttir. İslâm"da birtakım ibadetlerin yerine getirilmesi için hazırlık aşaması olan abdest, Farsça “âb” (su) ve “dest” (el) kelimelerinin birleşmesiyle oluşmakta ve “el suyu” anlamına gelmektedir. Arapçası ise “vudû”dur. Kendisi ibadet olmasının yanında, diğer bazı ibadetlerin yapılmasının da ön şartı olan abdest, belli uzuvları su ile usulüne uygun olarak yıkamak, bazılarını ise mesh etmekten ibarettir.
İslâm dininde kulun Allah"ın huzuruna ibadet maksadıyla çıkabilmesi için maddî ve mânevî yönden temizlenmiş ve arınmış olması esastır. Bu yüzden ibadet için hazırlanan kişi (bedenen temiz olsa bile) abdestsiz