edip rükû ve secdelerinin hakkını vererek huşû içerisinde kılınmaya devam edilen farz namazların, büyük günahlar dışındaki günahların affına vesile olacağını müjdelemektedir.34
Tekbir alıp namaza duran mümin ellerini bağlayarak35 Allah"ın huzurunda bir süre kıyamda (ayakta) durur. Kıyam, Allah"a karşı olan saygının bir ifadesidir. Rabbinin karşısında el pençe divan duran kul, dünyalık her şeyi bir kenara bıraktıktan sonra Rabbine münâcâta başlar ve “Sübhâneke” olarak bilinen, “Sen eksik sıfatlardan uzaksın Allah"ım! (Seni daima böyle tenzih eder) ve sana hamdederim. Senin adın mübarektir. İzzet ve celâlin ne yücedir. Senden başka tanrı yoktur.” duası gibi36 Peygamber Efendimiz tarafından okunan duaları37 tercih eder. Duanın ardından istiâze ve besmele ile, Allah Teâlâ"ya dua ve münâcât mahiyetindeki Fâtiha sûresi ile kıraate başlar.
Kıraat, “Kur"an"dan kolayınıza geleni okuyun.” âyeti38 gereğince namazda Kur"an"dan bir bölüm okumaktır. Kıraatsiz namazın geçerli olmayacağını belirten39 Peygamber Efendimiz, “Muhakkak ki sizden biri namaz kılarken (aslında) Rabbiyle özel olarak konuşmaktadır...” 40 buyurarak aslında namazın kul ile Allah arasında bir konuşma olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla namaz kılan kimsenin okuduğu dua ve sûrelerin anlamlarını öğrenmesi önemlidir. Anlamak, ancak sakin ve sade bir okuyuşla mümkün olacaktır. Nitekim Ümmü Seleme validemiz, Peygamber Efendimizin namazdaki kıraati kendisine sorulunca, onun, Kur"ân-ı Kerîm"i her âyetin sonunda durarak ve tane tane okuduğunu söylemiştir.41
Namazda kıraate Fâtiha sûresi ile başlanır. Nitekim Peygamber Efendimiz, “Fâtiha"yı okumayanın namazı yoktur.” 42 buyurarak Fâtiha sûresinin namazda mutlaka okunması gerektiğini vurgulamıştır.
Hz. Peygamber Fâtiha sûresinin sonundaki, “Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.” 43 duasının ardından, “Duada istediklerimizi kabul eyle.” anlamındaki “âmîn” kelimesinin söylenmesini de tavsiye etmiştir.44 Kendisi de namazlarda Fâtiha"nın sonunda, ilk safta yer alan cemaatin duyacağı bir şekilde “âmîn” demiştir.45
Peygamber Efendimizin bildirdiğine göre, Allah Teâlâ, Fâtiha"yı kendi ile kulu arasında paylaştırmış, ilk bölümü kendisine ait kılmış, kulun isteklerini beyan ettiği ikinci bölümü ise kuluna tahsis etmiş ve buradaki dileklerinin ona verileceğini müjdelemiştir.