kısa tutulmasını da emrederdi.36 Bu emre uyan Ammâr b. Yâsir bir gün hutbe okumuş, Peygamberimiz gibi hutbeyi hem kısa tutmuş hem de güzel konuşmuştu. Hutbeden hoşlanan cemaat, “Keşke biraz daha uzatsaydın!” diyerek temennilerini dile getirmişti. Ammâr b. Yâsir onların bu isteklerine Resûlullah"tan işittiği şu hadisle karşılık vermişti: “Şüphesiz ki kişinin namazını uzun, hutbesini kısa tutması anlayışlı olmasının işaretidir. (Siz de) namazı uzun, hutbeyi kısa tutun. Çünkü (kısa da olsa) bazı sözler büyüleyicidir.” 37
Bazı zamanlar, Hz. Peygamber"in hutbe esnasında ara vererek kendisine soru soranlara cevap verdiği görülürdü.38 Ama buna her zaman müsaade etmez, kimi zaman da böyle yapanlara tepki gösterirdi. Enes b. Mâlik"in anlattığına göre, bir cuma günü Hz. Peygamber minberde iken bir adam mescide girer ve onun konuşmasını keserek, “Ey Allah"ın Resûlü, kıyamet ne zaman kopacak?” diye sorar. Cemaat gizlice adama susmasını işaret ederlerse de adam aynı soruyu üç kez tekrarlar. Ona cevap vermeyen Efendimiz, namazı kıldırdıktan sonra, “Kıyametin kopuşunu soran kişi nerede?” diye sorar. Adam, “Benim, Yâ Resûlallah.” der. Ardından Hz. Peygamber, “Kıyamet için ne hazırladın?” diye sorar. Adam, “Kıyamet için çok fazla namaz ve oruç hazırlayamadım ama Allah"ı ve Resûlü"nü seviyorum.” der. Resûlullah, “Kişi sevdiğiyle beraberdir, sen de sevdiğinle beraber olacaksın.” buyurur.39
Hz. Peygamber"in konuşmasını etkileyici kılan samimiyeti ve cemaatle olan yakın ilişkisiydi. O, konuşurken cemaatin yüzüne bakar,40 yani onlarla göz teması sağlar, sözlerine uygun olarak el hareketleri de değişirdi.41 Hamd ve senâdan sonra sesini yükseltirdi.42 Meselâ, kıyameti anlattığı bir hutbesinde, gözleri kızarmış, sesi yükselmiş ve hiddetlenmişti. Kıyametin yakınlığını ifade etmek için de işaret parmağıyla orta parmağını yan yana getirmişti.43 Kısacası o, etkileyici bir hatip için gerekli olan bütün vasıfları taşımaktaydı.
Hz. Peygamber sadece hutbe irad etmez aynı zamanda daha sağlıklı bir dinleme ortamı oluşması için kendi konumuna ve cemaatin yerleşim düzenine dikkat ederdi.44 Nebî (sav), önceleri mescitte bulunan bir hurma kütüğüne dayanarak hutbelerini ayakta irad ederdi. Bir gün, “Ayakta durmak bana zor gelmeye başladı.” diyerek ayaklarındaki zayıflıktan şikâyet edince, ashâbdan Temîm ed-Dârî, ona bir minber yapmayı önerdi. Böylelikle hem cemaat Peygamber"i daha iyi görebilecek ve duyabilecek hem de Efendimiz yorulmadan hutbesini irad edebilecekti. Bu öneriyi ashâbıyla istişare eden Hz. Peygamber, amcası Abbâs"ın kölesi Minâ"ya biri oturma