On sekiz yaşında Müslüman olan Muâz b. Cebel (ra), Akabe Biatı"nda bulunmuş, Bedir ve Uhud başta olmak üzere Allah Resûlü ile beraber tüm savaşlara katılmıştı. Sahâbenin önde gelenlerindendi. O, birçok kez Hz. Peygamber"in iltifatına mazhar olmuş, sahâbenin arasında Kur"an ve helâl/haram (fıkıh) bilgisiyle ön plana çıkmış, Allah Resûlü"nün döneminde dinî konularda fetva verebilen birkaç sahâbeden birisiydi. Bu özelliklerinden olsa gerek, Allah Resûlü onu Yemen"e yönetici olarak tayin etmişti.1 Muâz, Allah Resûlü ile birçok sefere katılmış, onunla birçok kez yolculuk yapmıştı. Bu yolculuklardan birisinde Peygamber Efendimizin binitinin terkisinde idi. Bu, Muâz"ın Allah Resûlü"ne fiziksel olarak en yakın olduğu anlardan biriydi. Aralarında sadece semerin arka kaşı vardı. Allah Resûlü arkasında oturan Muâz"a, “Yâ Muâz!” diye seslendi. Muâz, “Buyur Yâ Resûlallah!” dedi. Biraz sonra Allah Resûlü bir kez daha seslendi aynı şekilde. Muâz da tekrar, “Buyur Yâ Resûlallah!” diyerek cevap verdi. Biraz daha yol aldıktan sonra muhatabının dikkatini önemli bir konuya çekmek istercesine Allah Resûlü bir kez daha seslendi: “Yâ Muâz!” “Buyur Yâ Resûlallah!” karşılığı geldi Muâz"dan yine. Bunun üzerine, “Allah"ın kulları üzerindeki hakkı nedir bilir misin?” diye sordu Allah Resûlü. Muâz"ın, “Allah ve Resûlü bilir.” diyerek cevap vermesi üzerine de, “Allah"ın kulları üzerindeki hakkı yalnızca O"na ibadet etmeleri ve O"na hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır.” buyurdu. Bir müddet sonra tekrar, “Yâ Muâz!” diye seslendi, bitmemişti söyleyecekleri. Muâz yine aynı karşılığı verdi: “Buyur Yâ Resûlallah!” Allah Resûlü, “Bunu yaptıkları takdirde kulların Allah üzerinde hakkı nedir bilir misin?” dedi. Muâz"ın, “Allah ve Resûlü bilir.” cevabı üzerine de, “Onlara azap etmemesidir.” buyurdu. Duydukları karşısında heyecanlanan Muâz, “Ey Allah"ın Resûlü! İnsanlara bunu müjdeleyim mi?” diye sordu. Resul-i Ekrem ise, “Hayır müjdeleme, zira (bu müjdeye güvenip) gevşeyebilirler.” cevabını verdi.2 Yüce Yaratıcı"nın kulları üzerindeki hakkı diye tanımlanan “ibadet”, insanın yaratılış gayesini ifade etmektedir.3 İbadet, insanı Yaratıcı"nın huzurunda değerli kılan bir olgudur.4 Allah (cc) insanı en güzel şekilde yaratmış, kâinattaki her şeyi onun hizmetine sunmuştur. Yeryüzünde