Ezan, Allah"ın büyüklüğünü, yegâne ilâh olduğunu ve Hz. Muhammed"in O"nun elçisi olduğunu bütün âleme ilân ettikten sonra, bütün ibadetlerin özünü ve mânâsını ihtiva eden namaz için huzura çağrı yapmakta ve akabinde kurtuluş yolunun bu olduğunu insanlara hatırlatmaktadır. Dünyaya dalmış, varlığın gayesini, insan olmayı, yönünü ve yörüngesini unutmuşlara bir hatırlatma... Bu bakımdan ezan bir uyarıdır aynı zamanda. Hayatın akışına kapılmış olan insana, yaptığı her ne ise büyük bir işmiş gibi görse de ondan daha büyük ve önemli olanı bir ilândır ezan. Allah bütün azametiyle ve hâkimiyetiyle hissedilir ezanın okunmasıyla. Allah"tan başka büyük, O"ndan daha önemli, bilgili, kudretli bir varlığın olmadığının ifadesidir “Allâhü ekber”ler. Şehâdetler, Allah"tan başkasına kulluktan kurtarır, özgürleşmenin reçetesini verir Allah"ın kullarına. “Hayye ale"s-salâh” ile namaza davet edilir insan, özgürlüğü perçinlensin, secdeden mi"raca yükselsin diye. Kurtuluşa çağrıdır, “Hayye ale"l-felâh”, hem de bir müjdedir. Sabah ezanındaki, “es-Salâtü hayrun mine"n-nevm” tatlı uyku özelinde dünyevî zevklerden daha hayırlı şeylerin olduğunu hatırlatır insana. Ve nihayet, “Allâhü ekber, lâ ilâhe illâllâh” bir kez daha vurgular ki Allah en büyüktür, yalnız Allah en büyüktür. Ezanın akabinde kılınan namazla, bu ulvî mânâ ve mesaj bütünleşir, tamam olur. Peygamber Efendimizin (sav), “gözümün nuru” 16 dediği namazla birlikte daha bir anlam kazanır ezan. “Allâhü ekber”lere en güzel cevap olarak bu büyüklük karşısındaki boyun eğişi simgeler rükûlar ve secdeler. Böylece, ezanın sözlerindeki iman ve amel birlikteliğine vurgu, fiiliyat olur; bir kulluk bilinci ve eylemi olarak Rabbe yükselir.
Bu şekliyle ezan, tam bir iman kelimesi, kuldan Rabbine doğru yükselen inanç ve bağlılık ifadesi değil midir? Dolayısıyla ezan, bir çağrı olmaktan da öte bir mânâ taşıyan, kulluk şuurunu yeşerten ve dalga dalga ulaştığı bütün mahlûkata bunu ulaştıran bir davettir. Bu sebeple ezanı duyan her müminin onu büyük bir huşû içinde dinlemesi, müezzinin sözlerine candan icabet ederek şehâdet kelimelerini yinelemesi, namaza ve kurtuluşa çağrı ifadelerinin akabinde, güç ve kudretin ancak Allah"ın bahşetmesiyle olduğunu hatırlaması, böyle yaptığında cennetle muştulanması17 ve sonunda yapılan duanın kabul edileceğinin bildirilmesi,18 hep ezanın bu mânâ ve önemine işaret eden nebevî haberler cümlesindendir.
Ezana kayıtsız kalmamalıdır insan. Önem verdiği bir kimse çağırdığında bunu nasıl erteleyemezse, ezan okunduğunda da, kutsal bir görev için Allah"ın huzuruna çağrıldığını düşünmelidir. Rabbi karşısında kendi