Hz. İbrâhim, eşi Hacer ile emzikteki oğlu İsmâil"i Filistin"den getirip Mekke"ye yerleştirmişti. Bu ıssız vadide henüz ne Kâbe vardı, ne de etrafında başka birileri yaşardı. Allah"ın dostu İbrâhim, Rabbinden aldığı emir gereği onları dualarla O"na emanet ederek dönüp gitmişti.1
Hacer"in kırbasındaki su çok geçmeden tükendi. Suyun bitmesiyle, Hacer"in sütü de kesilecekti. Bu ise, bebek İsmâil için ölüm demekti. Bunu görmekte gecikmeyen anne telaş içinde arayışa koyuldu. Önce en yakınındaki Safâ tepesine çıktı. Bir kimse görebilir miyim diye vadiye baktı, fakat kimseyi göremedi. Bu defa vadiyi geçip Merve"ye geldi. Orada da biraz durdu, herhangi birini görebilir miyim diye etrafı süzdü. Fakat görünürde hiç kimse yoktu. Hacer gittikçe artan bu endişeli hâliyle Safâ ile Merve arasında yedi defa gidip geldi. Merve üzerine son çıkışında ansızın bir ses işitti. “Sus, iyice dinle!” dedi kendi kendisine. Sonra dikkat kesildi ve o sesi tekrar işitti. Sesin geldiği tarafa bakıp şöyle seslendi: “(Sesin sahibi!) Sesini bana duyurdun. Eğer imkânın varsa, bize yardım et!” Böyle der demez şimdiki Zemzem Kuyusu"nun bulunduğu yerde bir melek yani Cebrail (as) göründü. Topuğu veya kanadıyla toprağı kazıp zemzem suyunu meydana çıkardı. Hacer, bir taraftan taşıp zayi olmasın diye eliyle suyun etrafını çevirip havuz hâline getiriyor, bir taraftan da kırbasını doldurmaya çalışıyordu. Su ise alındıkça, yeniden fışkırıyordu.
Bu tabloyu anlatan Peygamberimiz (sav), “Allah, İsmâil"in anasına (Hacer"e) rahmet etsin! Şayet o, (suyun etrafını çevirmede) acele etmeseydi, zemzem, akan bir pınar olurdu.” 2 buyurmuştu. Hacer bu sudan (kana kana) içti ve çocuğunu tekrar emzirdi.3
Mekke"ye yerleşip Hacer"e komşu olan Cürhümlüler, bilâhare Mekke"yi terk ederken Zemzem Kuyusu"nu kapatıp gittiler.4 Zaman içerisinde tamamen körelip kaybolan Zemzem Kuyusu"nu yeniden açmak ise Mekke reisliği döneminde Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib"e nasip oldu. Abdülmuttalib, gördüğü bir rüya üzerine kuyunun yerini buldu. Kâbe civarındaki bu kuyuyu, Kureyş"in karşı koymasına rağmen özel mülkiyetine geçirdi ve hacılara su dağıtma (sikâye) görevini de üstlendi.5
“Zemzem” kelimesi, atların burunlarından çıkardığı ses ve yerken içerken alçak sesle konuşmak6 gibi anlamlarının yanı sıra, bol, bereketli,