başka hiçbir zaman olmadığı kadar, ibadet ve kulluk için çaba gösterirdi.19 “O gece nasıl dua edelim?” diye soran Hz. Âişe"ye, “Allah"ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.” duasını öğretmişti.20
Dua, sevgililer sevgilisi Peygamberimizin bütün hayatını kapsıyordu. O (sav), dua ile yatar, dua ile kalkardı. Allah"ın yarattığı her şeye karşı nimet ve şükür içerisindeydi. Bu şükrünü asla gizlemezdi. Karşılaştığı tabiî olaylar karşısında bile dudaklarından dua eksik olmaz, her vesile ile Rabbine olan bağlılığını tazelerdi. Meselâ, hilâli gördüğü zaman şöyle derdi: “Allâhü ekber! Allah"ım! Onu biz güvendeyken, iman etmişken, selâmetteyken, İslâm üzereyken ve Rabbimizin sevdiği işlerde başarılı olduğumuz hâldeyken üzerimize doğur. (Ey Hilâl!) Bizim Rabbimiz de senin Rabbin de Allah"tır.” 21
Sevgili Nebî özellikle sabah ve akşam vakitlerinde dua ederdi. Bu vakitlerde çoğunlukla o vakte uygun içerikte dualar eder ve âdeta duaları ile o vakitleri vesile kılarak tüm hayatı anlamlandırırdı. Meselâ, hayatın âdeta yeniden dirilişini ifade eden sabah vaktinde, “Allah"ım! Senin kudretinle sabaha çıktık, senin kudretinle akşama gireriz. Senin kudretinle yaşar, senin kudretinle ölürüz... En son dönüşümüz sanadır.” diye dua etmeyi tavsiye ederdi.22 Akşam olunca da, “Rabbim, bu gecede olanların ve sonrasında olacakların hayrını senden dilerim. Bu gecede olanların ve daha sonrasında olacakların şerrinden de sana sığınırım. 23 diye dua ederdi. Başka bir rivayete göre de yatacağımız zaman, “Yâ Rabbi! Senin adınla yatar ve senin adınla kalkarım. Eğer canımı alırsan ona rahmet et. Eğer onu serbest bırakırsan salih kullarını nasıl koruyorsan onu da öyle koru.” diye dua etmemizi istemişti.24
Her ânını dua ile süsleyen Sevgili Peygamberimiz, Allah ile kulu arasındaki bağın daha da güçlü olduğu özel zamanlarda yapılan duaya, kulluk ve ibadete daha da önem verir, bütün samimiyetiyle Rabbine yönelirdi. Söz gelimi, onun bildirdiğine göre, ezan ile kâmet arasındaki vakit, duaların geri çevrilmeyeceği vakitlerdendi.25 O (sav), Allah"ın dualara icabet saati olduğunu bildirirdi. Hatta bu vakitlerde söz ve isteklere dikkat etmeleri konusunda ashâbını uyarırdı. Zira bu vakitlerde, beddualar bile kabul olunabilirdi. Câbir b. Abdullah, Resûlullah"ın bu konuda şöyle buyurduğunu bildirmişti: “Kendinize, çocuklarınıza, hizmetçilerinize ve mallarınıza beddua etmeyiniz. Olur ki, Allah"tan istenilenlerin ihsan edildiği bir zamana rastlarsınız da Allah dilediğinizi kabul ediverir.” 26
Sevgili Peygamberimizin kiminde müminlerin günahlarının bağışlanacağını müjdelediği,27 kiminde oruç tuttuğu28 bu özel vakitler, sonraları