Visal orucunu yani iki gün peş peşe iftar etmeden oruç tutmayı yasaklayan25 Allah Resûlü, iftar vakti gelince, oruç açmada acele edilmesini tavsiye etmiştir. “İnsanlar vakti girince iftar etmekte acele ettikleri sürece hayır üzere olurlar.” 26 buyurmuş ve Allah"ın en sevdiği kullarının iftar yapmada acele edenler olduğunu bildirmiştir.27 Nitekim bir gün, tâbiînden Ebû Atıyye ile Mesrûk, müminleri annesi Hz. Âişe"nin yanına gelerek sahâbeden bir kişinin iftar yapmada ve akşam namazını kılmada acele ettiğini, diğer bir kimsenin ise bunları geciktirdiğini söylemiş, hangisinin daha doğru olduğunu öğrenmek istemişlerdi. Hz. Âişe iftarda ve namazda acele edenin kim olduğunu merak etmiş ve onun Abdullah b. Mes"ûd olduğunu öğrendikten sonra şöyle demişti: “Allah Resûlü de böyle yapardı.”28
Peygamber Efendimiz, iftar edeceği zaman özel yiyecekler aramaz, yemek ayrımı yapmaz, sofrada ne bulursa onunla iftar ederdi. Onun iftar sofrası, lüks ve israftan uzak, son derece sade idi. Medine"de Efendimizin yanında büyüyen Enes b. Mâlik (ra), Resûlullah"ın iftarını şöyle anlatmıştır: “Resûlullah (sav) akşam namazını kılmadan önce birkaç taze hurma ile, eğer yoksa kuru hurma ile iftar ederdi, o da yoksa birkaç yudum suyla orucunu açardı.”29 Peygamberimiz, Allah rızasını kazanmak için oruç tutar, O"nun rızkıyla iftar eder, iftar ederken de ellerini açarak şöyle dua ederdi:“Allâhümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü. (Allah"ım! Senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açtım.)” 30
Allah Resûlü, “Her oruçlunun iftarını açtığında reddedilmeyen bir duası vardır.” diyerek müminlere bu sevinç ve bağışlanma vaktinde dua etmelerini öğütlemiştir. Bu hadisi Peygamberimizden nakleden sahâbî Abdullah b. Amr"ın (ra) iftar vaktinde,“Allah"ım! Senden herşeyi kuşatan rahmetin ile beni bağışlamanı dilerim.” diyerek dua ettiği bilinmektedir.31
Ramazan ayında, diğer zamanlara göre daha cömert olan Sevgili Peygamberimiz,32 iftar sofralarını başkalarıyla paylaşmaya büyük önem vermiş ve şöyle buyurmuştur: “Her kim bir oruçluya iftar yemeği yedirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap verilir; oruçlunun ecrinden de hiçbir şey eksiltilmez.” 33 Kendisi de iftar davetlerine icabet etmiş, davet sahiplerine övgüde bulunmuştur. Nitekim Sa"d b. Ubâde"nin (ra) iftar davetine icabet ettiğinde, iftarda kendisine ikram edilen ekmek ile zeytinyağını yedikten sonra, genellikle başkalarıyla iftar ederken okuduğu şu duayı okumuştur: “Eftara ındekümü"s-sâimûn ve ekele taâmekümü"l-ebrâr ve sallet aleykümü"l-melâiketü. (Yanınızda oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin ve melekler size rahmet dilesin.)” 34