Hadislerle İslâm Cilt 2 Sayfa 530

de buna işaret etmektedir. Bu nedenle, “hastam iyileşirse”, “yitiğimi bulursam”, “Allah beni bu beladan kurtarırsa” ya da “şu nimetleri bana verirse” şeklindeki dünyalık birtakım taleplerle yapılan adaklar hoş karşılanmamıştır. Gereğini yerine getirmeksizin taleplerde bulunan ve kısa yoldan birtakım dünyalık menfaatler temin etmeyi arzulayan insanların yöneldiği adak türünün de bu olduğu görülmektedir. Kulluk bilinciyle yapılan adağın geri planda kalmasına neden olan bu adak tarzını, bazı sahâbîler de uygun görmemişlerdir.27

Ka"b kabilesinden Mes"ûd b. Amr, Abdullah b. Ömer"e gelip şöyle demişti: “Oğlum Fars (İran) diyarında Ömer b. Ubeydullah"ın yanında görev yapıyordu. O sırada Basra"da insanları kırıp geçiren bir veba salgını görüldü. Ben bunu duyunca, "Allah sağ salim oğlumu geri getirirse Kâbe"ye yürüyerek gideceğim." diye adak adadım. Ne var ki, oğlum hasta döndü ve çok geçmeden de öldü. Şimdi ben ne yapmalıyım?” Bu soruyu işiten İbn Ömer, “Siz adak adamadan nehyedilmediniz mi?! Resûlullah (sav), "Adak, kaderin önüne geçip bir şeyin olmasını sağlamayacağı gibi, olacağı da ertelemez. Ancak adak sebebiyle cimriden mal çıkarılır." buyurdu ya! (Madem ki adadın, şu hâlde) adağını yerine getir!” dedi.28

Bu yaklaşım genel anlamda adak adamaya karşı çıkmaktan ziyade, meşru bir ibadet aracının, farklı amaçlarla kullanılmasına bir tepkidir. Netice itibariyle adaklar, Yüce Allah tarafından kullarına yüklenmediği hâlde, kulların Yaratıcılarına verdikleri yükümlülük gerektiren özel sözlerdir. Bu nedenle adak adarken kişi, sahip olmadığı bir şeyi, gücünün yetmeyeceği bir işi, dinen meşru olmayan bir hususu adak konusu yapmamalıdır. Zira Peygamber Efendimizin ifadesiyle, “Yüce Allah"ın rızasını kazandıracak şeylerin dışında adak yapılmaz.” 29 Sorumsuzca adanan ve gerek maddî gerekse mânevî açıdan güç yetirilemeyecek adaklar, sahibini sorumluluk altına sokmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Rabbimizin rızasını kazanma düşüncesiyle, şükür kabilinden yapılan adakların mutlaka yerine getirilmesi; günaha sevk edecek adakların ise terk edilmesi gerekmektedir.

    

Dipnotlar

27 T1538 Tirmizî, Nüzûr, 11 ‎.

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَنْذِرُوا فَإِنَّ النَّذْرَ لاَ يُغْنِى مِنَ الْقَدَرِ شَيْئًا وَإِنَّمَا يُسْتَخْرَجُ بِهِ مِنَ الْبَخِيلِ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ كَرِهُوا النَّذْرَ . وَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ مَعْنَى الْكَرَاهِيَةِ فِى النَّذْرِ فِى الطَّاعَةِ وَالْمَعْصِيَةِ وَإِنْ نَذَرَ الرَّجُلُ بِالطَّاعَةِ فَوَفَّى بِهِ فَلَهُ فِيهِ أَجْرٌ وَيُكْرَهُ لَهُ النَّذْرُ .

28 NM7837 Hâkim, Müstedrek, IV, 338.

حدثنا الشيخ أبو بكر بن إسحاق أنبأ علي بن الحسين بن جنيد ثنا المعافى بن سليمان الحراني ثنا فليح بن سليمان عن سعيد بن الحارث : أنه سمع عبد الله بن عمر و سأله رجل من بني كعب يقال له مسعود بن عمرو : يا أبا عبد الرحمن إن ابني كان بأرض فارس فيمن كان عند عمر بن عبيد الله و أنه وقع بالبصرة طاعون شديد فلمابلغ نذرت إن الله جاء بابني أن أمشي إلى الكعبة فجاء مريضا فمات فما ترى ؟ فقال ابن عمر : أو لم تنهوا عن النذر أن رسول الله صلى الله عليه و سلم قال : النذر لا يقدم شيئا و لا يؤخره فإنما يستخرج به من البخيل أوف بنذرك

29 D2192 Ebû Dâvûd, Talâk, 7.

حَدَّثَنَا ابْنُ السَّرْحِ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَالِمٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ الْمَخْزُومِىِّ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ فِى هَذَا الْخَبَرِ زَادَ « وَلاَ نَذْرَ إِلاَّ فِيمَا ابْتُغِىَ بِهِ وَجْهُ اللَّهِ تَعَالَى ذِكْرُهُ » .