saç baş dağınık derbeder bir şekilde dolaşmayı da hoş karşılamamıştır.56 Peygamberimiz, “Allah, nimetinin izinin kulunun üzerinde görülmesinden hoşlanır.” 57 buyurmuş, ayrıca temiz ve sade giyinmeyi tavsiye etmiştir.58
Yeme içme konusunda da aşırıya kaçmamayı tavsiye eden Peygamber Efendimiz, “İnsan, midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Halbuki birkaç lokma insanın belini doğrultmaya yeter. Eğer mutlaka bu miktarı geçecekse, midesinin üçte biri yemeğe, üçte biri içeceğe ve diğer üçte biri de (boş kalarak) nefes alıp vermeye ayrılmış olsun.” 59 buyurarak insanın yaşantısını sürdürebilmesi için az bir yiyeceğin bile kâfi geleceğini bildirmiştir. Çok yemenin insana verdiği maddî ve mânevî rahatsızlıklar düşünüldüğünde Peygamber Efendimizin bu tavsiyesi daha iyi anlaşılacaktır.
Yeme içme hususunda riayet edilmesi gereken diğer bir husus da israftan kaçınılmasıdır. Yüce Rabbimiz, “Ey Âdemoğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin, yiyin, için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” 60 buyurarak gıda tüketiminde israfa gidilmemesini önemle vurgulamıştır. Yine harcamalarda da ölçülü olmak Allah Teâlâ"nın bizleri uyardığı önemli bir husustur. Rabbimiz, “Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.” 61 ve “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.” 62 buyurarak bizlere israf ve cimrilik arasında orta yolu yani cömertliği tavsiye etmektedir.
Kısacası Müslüman her hâlükârda orta hâlli olmayı, dengeli ve ölçülü davranmayı prensip edinmelidir. Aşırılığın insanı helâke götüreceğini hatırlatan Peygamber Efendimizin, dünya ve âhiret mutluluğu için bizlere tavsiyesi, iki hayat arasındaki hassas dengeyi yitirmemek, birisine abartılı bir özen gösterirken diğerini ihmal etmemektir. Öteki âlemde huzura kavuşmak isteyenlerin, bu dünyada kendilerini ve çevrelerini huzursuz edecek aşırılıklardan kaçınmaları şarttır. Allah Teâlâ, koymuş olduğu sınırları aşanları çok iyi bilir.63 Onlar, zalimlerin ta kendileridir.64 Onlar için âhirette elem verici bir azap vardır.65
O hâlde Müslüman"ın, birey olarak dengeli bir hayat sürdürmesi, o hayatı yaratan, yarattığı her şeyi en güzel şekilde66 ve bir ölçüye göre var eden67 Yüce Yaratıcı"nın koyduğu kanunlara uygun hareket etmesiyle mümkündür. İşte böyle bireylerden oluşacak bir toplum ancak, Cenâb-ı Hakk"ın, “vasat ümmet” olarak tanımladığı68 dengeli toplum olma vasfına hak kazanacaktır.