yerleştirmektir. Zikir, Mümin kalplerin neşesi, ıstıraplı gönüllerin huzur kaynağıdır; “Bilin ki, kalpler ancak Allah"ın zikriyle huzur bulur.” 6 âyetinde buyrulduğu gibi, mânevî huzura açılan kapının anahtarıdır.
O yüce kelimeleri söylemek, benliğinin derinliklerinde hissederek Rabbi zikretmek bütün ibadetlerin özü ve aslıdır. Zaten İslâm"ın direği ve müminin mi"racı namazdan maksat da Allah"ı zikirdir, O"nu hatırlamak, O"nu anmaktır. “...O hâlde (yalnız) bana ibadet et; beni anmak için namaz kıl.” 7 “(Resûlüm!) Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah"ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” 8 âyetleri de bunun açık göstergeleridir.
Sabah akşam Allah"ı zikrediyor olmak için9 sadece Allah"ı zihinde tutmak ve dil ile zikir cümlelerini tekrarlamak yeterli değildir. Hz. Peygamber"in, “Allah"a itaat eden Allah"ı zikretmiş olur.” 10 gerçeğinden hareketle Kur"an ve sünnete uygun bir hayat sürmedikçe, dinin vecibelerini yerine getirip, yasaklarından kaçınarak Rabbin ismini gönle nakşetmedikçe zikir kemale ermez.
Zikir çeşit çeşittir. Lisan ve kalp ile olduğu gibi beden ile de zikir yapılır. Hepsi birlikte olursa dilimizde O, kalbimizde O, bütün azalarımızda sadece O olursa işte zikir o zaman kemal bulur, ruha zevk olur, Rabbe dostluğa açılan kapı hâline gelir. Yüce Allah"ı güzel isimleri ile anmak O"na hamdetmek, tesbihte bulunmak, Kur"an okumak ve dua etmek dilin zikridir. Kur"an"da, “Ey iman edenler! Allah"ı çokça zikredin. Ve O"nu sabah akşam tesbih edin.” 11 buyuran Yüce Allah, zikir ile tesbihi aynı âyette zikretmiştir. Yüce Allah"ı tesbih, (sübhânellâh) tekbir (Allâhü ekber), tahmîd (Elhamdülillâh) ve tehlil (Lâ ilâhe illâllâh), zikir lafızlarının en derin mânâlı ve değerli olanlarıdır. Tesbih ise, Allah"ı, yüceliğine yakışmayan kusur ve noksanlıklardan, insanların ilâhlar/tanrılar hakkında düşündükleri eksik sıfatlardan hem söz ile hem de gönülden tenzih etmek, uzak tutmaktır. İşte bu anlamda göklerdeki ve yerdeki her şey, eşsiz güç ve kudret sahibi olan Allah"ı tesbih eder ve O"nun şanını yüceltir.12 İnanan insan da, “Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.” 13 buyuran Rabbini tesbih ederek bu zincirin bir halkası olur. Hatta sadece dili ile zikretmekle kalmaz, Yüce Allah"ı gönülden anarak ve devamlı O"nu aklında tutarak tefekkür ederse kalbi ile de zikretmiş olur.
Rabbine teslim olan insan, gizlice yalvararak ve korkarak, sesini yükseltmeden sabah akşam Allah"ı zikretmek suretiyle gafillerden olmamaya