Hadislerle İslâm Cilt 3 Sayfa 197

Yakın akrabalarını uyar." emri1 gereğince gizli davet dönemi bitmiş ve Resûlullah İslâm"ı açıktan tebliğe başlamıştı. Onun bu davetine müşriklerin ilk tepkisi kendisini yalancılıkla,2 mecnunlukla suçlamak3 ve onunla alay etmek olmuştu. Ancak zamanla Resûlullah"a tâbi olanların sayısı artmaya başlamış ve bu durum müşrikler için tahammül edilemez hâle gelmişti. Bütün düzenlerini alt üst eden bu dinin daha fazla yayılmasına engel olmak için Mekkeliler hemen harekete geçmeye karar verdiler.

Önce sözünü dinler ümidiyle kendilerinin de sevip saydıkları ve önem verdikleri Hz. Peygamber"in amcası Ebû Tâlib"le görüşüp yeğenine, putlarına ve kendilerine hakaret etmekten vazgeçmesi ve davet ettiği dinden dönmesi için nasihat etmesini istediler. Hz. Peygamber"i himayesinde bulunduran Ebû Tâlib durumu yeğenine anlattı, “Bana da, kendine de acı. Gücümün yetmeyeceği işleri bana yükleme!” diyerek bu davasından vazgeçmesini istedi. Resûlullah, amcasının bu isteğine —kendisine yardım etmekten vazgeçeceğini düşünmesine rağmen— davasında kararlı olduğunu gösteren şu cevabı verdi: “Ey amca! Allah"a yemin olsun ki bu davamı terk etmem karşılığında sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar, Allah dinini güçlendirinceye veya bu yolda canımı verinceye kadar asla bundan vazgeçmeyeceğim.” Onun bu kararlılığını gören Ebû Tâlib, bildiği yolda devam etmesini ve kendisinin de ona destek olacağını söyleyerek yeğenini teselli etti.4

Ebû Tâlib"le olan bu görüşmelerinden olumlu bir sonuç alamayan müşrikler, Resûlullah"a ve Müslümanlara karşı çeşitli hakaret, eziyet ve işkenceler yapmaya başladılar. Bir defasında Resûlullah (sav) Kâbe"nin gölgesinde dinleniyordu. Müşriklerin işkencelerine maruz kalan ashâbından Habbâb b. Eret ve arkadaşları onun yanına gelerek, “Ey Allah"ın Resûlü! Bizim için Allah"tan yardım dileyemez misin? Bunların zulmünden kurtulmamız için Allah"a dua edemez misin?” demişlerdi. Bunun üzerine Resûlullah onlara davalarından vazgeçmemeleri ve sebat göstermeleri için şöyle buyurdu: “Sizden önceki ümmetler içinde öyle (mazlum) kişiler vardı ki müşrikler tarafından yakalanır, onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, onun başı üzerine konulurdu

    

Dipnotlar

1 Şuarâ, 26/214.

وَاَنْذِرْ عَش۪يرَتَكَ الْاَقْرَب۪ينَۙ ﴿214﴾

2 Enbiyâ, 21/5.

بَلْ قَالُٓوا اَضْغَاثُ اَحْلَامٍ بَلِ افْتَرٰيهُ بَلْ هُوَ شَاعِرٌۚ فَلْيَأْتِنَا بِاٰيَةٍ كَمَٓا اُرْسِلَ الْاَوَّلُونَ ﴿5﴾

3 Hicr, 15/6.

لَقَالُٓوا اِنَّمَا سُكِّرَتْ اَبْصَارُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَسْحُورُونَ۟ ﴿15﴾

4 HS2 İbn Hişâm, Sîret, I, 101.

تكفه عنا أو ننازله وإياك في ذلك حتى يهلك أحد الفريقين أوو كما قالوا له ثم انصرفوا عنه فعظم على أبي طالب فراق قومه وعداوتهم ولم يطب نفسا بإسلام رسول الله صلى الله عليه وسلم لهم ولا خذلانه ما دار بين الرسول صلى الله عليه وسلم وأبي طالب قال ابن إسحاق : وحدثني يعقوب بن عتبة بن المغيرة بن الأخنس أنه حدث : أن قريشا حين قالوا لأبي طالب هذه المقالة بعث إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال له : يا ابن أخي إن قومك قد جاءوني فقالوا لي كذا وكذا للذي كانوا قالوا له فأبق علي وعلى نفسك ولا تحملني من الأمر ما لا أطيق قال : فظن رسول الله صلى الله عليه وسلم أنه قد بدا لعمه فيه بداء أنه خاذله ومسلمه وأنه قد ضعف عن نصرته والقيام معه قال : فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : يا عم والله لو وضعوا الشمس في يميني و القمر في يساري على أن أترك هذا الأمر حتى يظهره الله أو أهلك فيه ما تركته . قال : ثم استعبر رسول الله صلى الله عليه وسلم فبكى ثم قام فلما ولى ناداه أبو طالب فقال : أقبل يا ابن أخي قال : فأقبل عليه رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : اذهب يا بن أخي فقل ما أحببت فوالله لا أسلمك لشيء أبدا