istişare etti. Bu istişare neticesinde Mekke Müslümanlarından Mikdâd b. Amr ayağa kalktı ve hem tarihe mal olacak hem de daha sonraki devirler için sadakat nişanesi olacak şu konuşmayı yaptı: “Ey Allah"ın Resûlü! Allah sana ne emrettiyse onu yap. Biz seninle beraberiz. Biz İsrâiloğulları"nın Hz. Musa"ya dedikleri gibi, "Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız."4 demiyoruz. Biz sana ancak, "(Düşman üzerine) yürü, biz de seninle beraberiz!" diyoruz.5 “Seni hak üzere gönderen Allah"a yemin ederim ki sen bizi (çok uzak bir yer olan) Berkü"l-Gımâd"a kadar yürütecek olsan, seninle birlikte oraya kadar yürürüz.”6
Muhacirlerin bu tavrı Allah Resûlü"nü çok sevindirdi, ondaki kaygıyı, gam ve kederi giderdi.7 Akabinde ensarı temsilen Sa"d b. Muâz ayağa kalktı ve şu konuşmayı yaptı: “Ey Allah"ın Resûlü! Biz sana iman edip, seni tasdik ettik. Getirdiğin her şeyin hak ve gerçek olduğuna şahitlik yaptık. Sana itaat etmek ve sözüne uymak konusunda söz verdik. Ey Allah"ın Peygamberi! Allah"ın emrini uygula (biz seninle beraberiz). Seni hak üzere gönderen Allah"a yemin olsun ki sen şu denize dalacak olsan biz de seninle birlikte dalarız. Bizden bir kişi bile geride kalmaz. Dilediğinle görüş, dilediğinle ilişkiyi kes. Mallarımızdan dilediğini al. Doğrusu mallarımızdan aldığın bizim için bıraktığından daha hoştur.”8
Kime karşı sadakat denildiğinde, inanan bir kul için hiç şüphesiz ilk akla gelen, her şeyin yaratıcısı olan Yüce Allah"tır. Müminin bağlılık duygusunu, sadakat hissini gönlünde hissettiği en önde gelen varlıktır O. Bu onun imanının gereği ve göstergesidir aynı zamanda. Kul O"nu görmese de9 O kullarını daima görmektedir, gözetmektedir,10 onların yaptıklarını melekleri vasıtasıyla kaydetmektedir.11 Kulun bu bilince sahip olması, bu doğrultuda hareket etmesi, kendisinin daima Allah"ın murakabesinde olduğu bilinciyle hareketlerine çeki düzen vermesi, onun Allah"a sadakatinin göstergesidir. Zaten Allah da kuldan bunu istemekte, kimsenin olmadığı yerde kendisi için gözyaşı döken kişiye farklı bir değer vermektedir.12
Kişinin dinine sadakati, her durumda dininin buyrukları doğrultusunda yaşamak, dünyevî menfaatleri, istek, şehvet ve arzularıyla dinin emir ve yasakları karşı karşıya geldiğinde dininin öğretileri doğrultusunda hareket edebilmek, din dairesinin dışına çıkmaktan ateşe atılırcasına korkmak13 şeklinde ifade edilebilir.
Kur"ân-ı Kerîm"den alınan ilhamla,14 “Ceyşü"l-Usre (Güçlük Ordusu)” diye anılan15 bir orduyla Hz. Peygamber ve ashâbı meşakkat dolu bir