dile getirdi. Hemen gidip onlara bir hurma salkımı getirdi ki, içinde ham, kuru ve taze hurmalar vardı. “Bundan yiyin!” dedi ve bıçağı aldı. Bunun üzerine Rahmet Peygamberi ona, “Sakın sağmal koyuna dokunma.” buyurdu. Ebu"l-Heysem kendilerine ikram etmek üzere bir koyun kesti. Hem koyundan, hem o hurma salkımından yediler.
Yemeğe doyup, suya kandıkları vakit Peygamber Efendimiz, Hz. Ebû Bekir"le Hz. Ömer"e, “Bu canı bu tende tutan Allah"a yemin ederim ki, kıyamet gününde bu nimetlerden mutlaka sorulacaksınız! Sizi evlerinizden açlık çıkardı. Sonra şu nimetlere kavuşmadan dönmediniz.” buyurdu.23 Görüldüğü gibi Hz. Peygamber ve arkadaşları zaman zaman sıkıntılı günler yaşamaktaydı. Ancak kardeşlik ruhu ve misafirlik anlayışı, bu sıkıntıları giderip mutluluğa dönüştürüyordu.
Allah Resûlü misafire ikramın hayır ve berekete vesile olacağını müjdelerken,24 imkânı olduğu hâlde misafire ikramdan kaçınanları da, “Misafir ağırlamayan kimsede hayır yoktur.” 25 mealindeki hadisi ile uyarıyordu.
Allah Resûlü"nün sünnetinde misafirperverlik artık sadece bir âdet ve bir gelenek değil, aynı zamanda erdemli bir davranış ve bir ibadet idi. Hem Allah katında hem de halk katında muteber ahlâkî bir değerdi. Rahmet Elçisi"nin hicrette Medine"ye ayak basar basmaz verdiği ilk mesajlar arasında, “Yemek yedirin!” vurgusunu yapması da manidardı: “Ey insanlar! Selâmı yaygınlaştırın, yemek yedirin ve insanlar uykudayken (gece) namaz kılın ki, esenlik içinde cennete giresiniz. ”26 Bu hadise göre cennete girme vesilesi olan misafire ikram, bazı zarurî hâllerde, isteğe bağlı bir iyilikten de öte ifa edilmesi gereken bir misafir hakkı ve toplumsal bir görev olur.27
Nitekim bir hadisinde Hz. Peygamber şöyle buyurmuştu: “Misafiri bir gece ağırlamak her Müslüman"ın üzerine düşen bir görevdir. Bir kimse bir Müslüman"ın evinin önünde sabahlarsa bu kimseye ikram etmek o ev sahibinin üzerine bir borçtur. (Misafir) bu hakkını ister talep eder isterse de hakkından vazgeçer.” 28 Bu ve buna benzer hadisler misafir ağırlamanın bir sorumluluk olduğunu açıkça belirtmektedir. Nitekim Hz. Peygamber bütün zamanını ibadetle geçiren Osman b. Maz"ûn"a, “Ey Osman, Allah"tan kork. Çünkü senin üzerinde ailenin de hakkı vardır. Senin üzerinde misafirinin de hakkı vardır. Senin üzerinde nefsinin de hakkı vardır. Bundan dolayı bazen oruç tut, bazen tutma. Bazı geceler namaz kıl, bazı geceler de uyu.” 29 buyurmuştur.
“Yâ Resûlallah bana öyle bir amel söyle ki o ameli yapınca cennete gireyim.” diyen Ebû Hüreyre"ye, Hz. Peygamber cennete götürecek amel