“Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları (mümin kardeşlerini) kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” 2
Medineli aileye, Allah Teâlâ"nın hoşnutluğunu ve övgüsünü kazandıran bu özverili davranış, îsârın en güzel örneklerinden biridir. Bir şeyi veya bir kimseyi diğerine tercih etme anlamına gelen “îsâr”, kişinin, başkalarının çıkarlarını ve ihtiyaçlarını kendi nefsine öncelemesi, kendisi muhtaç durumda olsa da imkânı nispetinde öncelikle başkasının ihtiyacını karşılama gayretinde olması anlamına gelen bir ahlâk terimidir. Îsâra giden yolun başında ise fedakârlık, yani özveride bulunma vardır.
Fedakârlık, insanın sahip olduğu şeylerden bir başkası için vazgeçmesidir. Kimi zaman malından, kimi zaman rahatlığından, kimi zaman da canından vazgeçmektir. Bazen yapılan bir hatayı affetmek, bir sıkıntıya sabretmek, bazen daha fazlasına ulaşabilecekken azıyla yetinmek, bazen de kendi hakkından feragat etmektir. Bir annenin çocuklarına olan merhameti ve onların rahatı için yaptıkları göz önüne alındığında fedakârlık duygusunun insanın doğasında var olduğu açıkça görülür. İslâm Dini, bu fıtrî duygunun beslenerek kişide temel bir özellik hâline gelmesini hedefler. Nitekim iman ile fedakârlık arasında çok sıkı bir bağ vardır. Yalnızca Rabbin rızasını kazanma arzusu, kişinin din kardeşine sevgi ve merhametle bakmasını sağlayıp, ihtiyaç duyduğu bir şeyi karşılık beklemeden daha çok ihtiyaç duyan bir başkasına vermesini kolaylaştırırken, fedakârlık ve îsâr duyguları da Allah"a olan inancı kuvvetlendirir. Allah Teâlâ"nın, “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz.” 3 sözü de Allah"a duyulan sevgi ve iman ile îsâr arasındaki bu ilişkiyi ortaya koymaktadır.
Yüksek bir ahlâk üzere olan4 Resûlullah"ın hayatı, fedakârlığın en güzel örneğidir. Allah"ı en iyi tanıyan ve O"na karşı sorumluluk bilinci en gelişmiş kişi olan Allah"ın Sevgili Elçisi,5 bütün varlığını İslâm Dini"ni tebliğ görevini en güzel şekilde yerine getirmeye ve dini üstün kılmaya adamış ve bu uğurda her türlü fedakârlığı göze almıştır. Müşriklerle yapılan savaşlara bizzat iştirak ederek her türlü zorluğu ashâbıyla birlikte göğüslemenin6 yanı sıra, kendisine yapılan sözlü7 ve fiilî eziyetlere de katlanmış,8 kendisine zulmedenleri affetme büyüklüğünü göstererek onların iman etmeleri ve Allah"a ibadet eden evlâtlara sahip olmaları için Rabbine dua etmiştir.9
Sevgili eşi Hz. Âişe"nin belirttiği üzere ailesiyle birlikte oldukça mütevazı bir yaşantı süren Resûlullah,10 maddî sıkıntısının olmadığı dönemlerde