Hz. Ebû Bekir, diz kapağı görülecek şekilde elbisesinin eteğini toplayarak telaşla Allah Resûlü"ne geldi. Onu bu hâlde gören Hz. Peygamber bir sıkıntısı olduğunu anladı. Hz. Ebû Bekir selâm verdi ve “Yâ Resûlallah! Hattâb oğlu Ömer"le tartıştık. Ben biraz ileri gittim. Ancak sonra pişman oldum, Ömer"den özür diledim fakat kabul etmedi. Ben de sana geldim.” dedi. Bunun üzerine Resûlullah üç kere, “Allah seni bağışlasın Ebû Bekir!” dedi. Hz. Ebû Bekir"in özrünü kabul etmeyen Hz. Ömer de pişman oldu ve onun evine gitti. Evde olmadığını öğrenince de Peygamber Efendimizin huzuruna geldi ve selâm verdi. Hz. Ebû Bekir de o esnada mescitte idi. Ancak Hz. Peygamber"in ona karşı tavrı değişikti. Bunu fark eden Hz. Ebû Bekir endişelendi, dizleri üzerine çöktü ve “Yâ Resûlallah! Vallahi, ben ileri gittim.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber orada bulunan herkese hitaben, “Şüphesiz ki Allah, beni size peygamber göndermişti. Bunu size tebliğ ettiğimde hepiniz bana, “Yalan söyledin." demiştiniz. Ebû Bekir ise, "Doğru söyledin." demiş ve bana canı ve malı ile yâr ve yardımcı olmuştu.” buyurdu. Sonra Resûlullah iki kere, “Şimdi sizler dostumu bana bırakırsınız değil mi?” buyurdu. Bunu işiten ashâb, Hz. Peygamber"in hatırı için Hz. Ebû Bekir"e özel bir saygı göstermeye başladı ve bir daha onu hiç kimse incitmedi.14
Sevgili Peygamberimiz, dosta yapılan iyiliğe bizzat ve en güzel şekilde karşılık vermeyi de vefanın gereği olarak addederdi. Allah Resûlü"nün bu algısı şu hadisede çok açık bir şekilde tezahür etmektedir. Hz. Peygamber ve ona inananlar, müşrikler tarafından Mekke"de ablukaya alınmış, zor ve sıkıntılı anlar yaşıyorlardı. Sıkıntı içerisindeki Müslümanlara Hz. Peygamber, Habeş kralı olan Necâşî"nin ülkesine gitmelerini tavsiye eder.15 Peygamberimizin tavsiyesine uyan dostları, o büyük kralın yurduna hicret ederler. Müslüman misafirlerinden etkilenen ve Peygamber Efendimizin Hz. İsa tarafından müjdelenen elçi olduğuna şehâdet getiren Necâşî, Allah Resûlü"ne duyduğu sevgiyi, “Üzerimdeki hükümdarlık görevi olmasaydı gider ayakkabılarını taşırdım.” diyerek ifade eder.16 Halkı da kendilerine hicret eden Müslümanlara misafirperverlik gösterir. İşte bu zor zamanların hamisi ve gönül dostu Necâşî"nin gönderdiği heyet bir gün Hz. Peygamber"i ziyarete gelmiştir. Efendimiz kalkıp kendisi onlara hizmet etmeye başlar. Bunu gören ashâbı, “Bırak, senin yerine biz yaparız.” derler. Bunun üzerine Allah Resûlü duygularını şu şekilde ifade eder: “Onlar benim ashâbıma iyilik yaptılar, ben de bizzat onlara iyilik yapmak istiyorum.” 17 Zira gelen heyete yapılacak olan ikram ve iltifat, onların şahsında bizzat devlet başkanı olan Necâşî"ye iltifat olacaktır. Hz. Peygamber onlarla bizzat ilgilenerek zor zamanda kendisine ve ashâbına yapılan iyiliğe ne kadar değer verdiğini göstermiş ve vefakârlığın en güzel örneğini sergilemiştir.
Allah Resûlü davası uğrunda şehit olanların geride bıraktıkları çoluk çocuklarına ve yakınlarına da büyük bir şefkat ve merhamet göstermiş, onlara sahip çıkmış, böylece onlara karşı da vefakârlığını sergilemiştir.