istemişlerdir. Öte yandan İslâm"a inandığını söyleyen bazı kimseler de çeşitli gayelerle Hz. Peygamber"in adını kullanmaktan çekinmemiş, söylemek istediklerini Resûlullah"ın (sav) ağzıyla yaymaya çalışmışlardır. Oysa Allah Resûlü (sav), “Benim adıma yalan söylemek başkasının adına yalan söylemek gibi değildir.” demiş ve “Kim benim adıma kasten yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın.” sözleriyle de yalancıları uyarmıştır.41 Aynı zamanda o, yalan olduğunu bildiği hâlde bir hadisi doğruymuş gibi nakleden kimselerin de onu uyduranla aynı konumda olduğunu söyleyerek42 konunun ne kadar önemli olduğuna işaret etmiştir.
Kişinin bazı durumlarda doğruyu söylemesi çeşitli sorunlarla karşılaşmasına neden olabilir. Böyle zamanlarda doğruyu söylemek zor olmakla birlikte, nihayetinde yalana başvurmadan dürüst davranan kişi kazançlı çıkar. Örneğin, Tebük Seferi"ne hiçbir mazereti olmaksızın katılmayan, fakat münafıkların yaptığı gibi Resûlullah"a (sav) çeşitli yalanlarla bahane uydurmayan Kâ"b b. Mâlik, Mürâre b. Rabîa ve Hilâl b. Ümeyye adındaki üç seçkin sahâbînin dünyaları utanç ve üzüntülerinden dolayı başlarına yıkılmış, ama nihayetinde doğru sözlü olmaları nedeniyle Allah"ın affına mazhar olmuşlardır.43 Doğru söyleyenler, dünya hayatında geçici zararlara uğrasalar da nihaî olarak alınları ak olacak, âhirette ise cennetle mükâfatlandırılacaklardır. Çünkü Efendimiz, “Siz bana altı şeyi garanti edin, ben de size cenneti garanti edeyim.” buyurmuş ve ilk sırada, “Konuştuğunuz zaman doğru söyleyin.” ilkesini zikretmiştir.44 Ayrıca Allah Resûlü (sav) yalan söylemeyi terk edenlere cennetin ortasında bir köşk yapılacağını da müjdelemiştir.45
İslâm dini, söz ve davranışlarda doğruluğu esas almakla birlikte, başka bir çarenin kalmadığı, zarurî birtakım durumlarda yalan söylenmesine izin vermiştir. İnsanların arasını düzeltmek gibi, İslâm"ın öngördüğü hayırlı bir amaca sadece yalanla ulaşılabilecekse bu gibi durumlarda yalan caiz sayılmaktadır.46 Allah Resûlü (sav) yalnızca üç durumda yalana izin vermiş, kişinin yuvasının huzurunu düşünerek eşini memnun etmesi için, küs olan insanları barıştırmak için ve savaşta ordu menfaati için yalan söylenebileceğini haber vermiştir.47 Hendek Savaşı"nda, Müslüman olduğu kâfirler tarafından bilinmeyen Nuaym b. Mes"ûd, düşman arasına fitne sokabilmek için Resûlullah"tan (sav) yalan söylemek hususunda izin istemiş, Allah Resûlü de (sav), “İstediğini söyle. Sen bu konuda serbestsin.” demiştir.48 Hz. Peygamber"in yalan için izin verdiği bu istisnaî durumlarda iki zarardan