Resûlullah, Huneyn Seferi"nden dönerken, içlerinde daha sonra Peygamberimizin müezzinlerinden olacak olan1 Ebû Mahzûre"nin de bulunduğu on kişilik bir grup aynı yolun yolcusuydu.2 Yolun bir yerinde Resûlullah"ın müezzini, namaz için ezan okumaya başladı. Henüz Müslüman olmayan Ebû Mahzûre ve arkadaşlarının yüksek sesle müezzinin dediklerini tekrarlıyor ve onu taklit ederek alaya alıyorlardı. Resûlullah onları duydu ve içlerinden güzel sesli olanı yanına getirmeleri için bir grup gönderdi. Resûlullah"ın huzuruna geldiklerinde, “Yüksek sesini duyduğum hanginizdi?” diye sordu. Herkes Ebû Mahzûre"yi gösterdi, Ebû Mahzûre"nin kendisi de bunu kabul etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber diğerlerini gönderdi ve Ebû Mahzûre"yi alıkoyarak ona, “Kalk, ezan oku.” dedi. Kalktı, ancak o an Ebû Mahzûre için hiçbir şey ezan okumaktan daha zor olamazdı. Rahatsız olmuş ve bir yandan da öfkelenmişti. Bu duygularla Resûlullah"ın önünde ayağa kalktı. Peygamberimiz ezan kelimelerini ona bizzat öğreterek okuttu.3
Ebû Mahzûre ezan okumayı bitirince Allah Resûlü, içinde bir miktar gümüş bulunan bir keseyi ona verdi. Onun kalbini İslâm"a ısındırarak Müslüman olmasını arzuluyordu. Sonra onun alnına elini koydu, elini yüzüne sürdü ve göğsünden karnına kadar sıvazladı. Nihayet Resûlullah, “Allah bunu senin için mübarek eylesin ve bereket senin üzerinden eksik olmasın.” diye dua etti. Bu olayın ardından Müslüman olan Ebû Mahzûre heyecanla atıldı: “Ey Allah"ın Resûlü! Mekke"de ezan okumam için izin ver.” Resûlullah onun bu isteğini geri çevirmedi. Hz. Peygamber"in tavrı karşısında Ebû Mahzûre"nin kalbinde öfke ve nefretten eser kalmamıştı. Olumsuz duyguları tamamen Resûlullah"a karşı sevgi ve muhabbete dönüşmüştü.4 Ebû Mahzûre bundan sonra perçemindeki saçları ne tıraş etti, ne de ayırdı, çünkü oraya Resûlullah"ın eli değmişti.5
Ebû Mahzûre ve arkadaşlarının müezzinle alay etmeleri, dolayısıyla da dinin şiarı olan ezana dil uzatmaları, Hz. Peygamber"in ve müminlerin yabancı oldukları bir durum değildi. Risâleti boyunca diğer peygamberler gibi Hz. Peygamber de inkârcıların alaylarına maruz kalmıştı. Hem Peygamberle hem de müminlerle alay eden müşrikler, onları bir nevi