Allah nezdinde büyük günah olduğu vurgulanmıştır. Özellikle iffet ve haysiyet ile ilgili söylentilere inanan kadın, erkek bütün Müslümanların duyarsız ve bilinçsiz davranışları kınanmıştır. Onlar böyle bir iftira duyduklarında basiretlerini kullanıp, “"Böyle bir söylentiye alet olmak bize asla yakışmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah"ım! Bu çok büyük bir iftiradır." demeli.” 14 ve masum olan Âişe"nin iffet ve onuru korunmalıydı.
Hüsn-i zan, yani iyi düşünmek “hüsn-i edeb”den ileri gelir, kişinin iyi bir Müslüman olduğunu gösterir. “(Allah hakkında) hüsn-i zan beslemek, (onun af ve mağfiretini ummak) güzel bir ibadettir/ibadetin güzelliğindendir.” 15 hadisi bu anlamda, insanın bütün varlığı ile Allah"a yönelmesi gerektiğine ve yaptığı ibadetlerin kabul olacağına dair hüsn-i zan beslemesinin de ayrıca ibadet olduğuna işaret etmektedir. Bu açıdan bakıldığı takdirde hüsn-i zannın başlangıcı da insanın kendisini yoktan var ederek kâinatı hizmetine sunan Rabbine karşı iyi duygular beslemesidir. Zira, “Rahmetim gazabımı geçmiştir.” buyuran Rabbimiz,16 kullarına karşı çok lütufkâr, çok merhametlidir. Mümin, Rabbini zât ve sıfatlarıyla lâyık olduğu biçimde tanıdığında daha sağlıklı bir Allah inancına sahip olur. Böylece O"na karşı daima hüsn-i zan besler. Zira kudsî bir hadiste Allah Teâlâ buyurur ki, “Kulum benim hakkımda ne zannediyorsa (ne düşünüyorsa) ben öyleyim. Ve bana dua ettiğinde ben onunla beraberim.” 17
Kulun Allah hakkındaki zannı, ibadetlerinin karşılığının verileceği, tevbesinin kabul edileceği, duasına icabet edileceği ve isteklerinin yerine getirileceği kanaatini taşımasıdır. Kişi hüsn-i zan beslediği takdirde ilâhî rahmet ve mağfiretten istifade edecektir. Sû-i zan beslediğinde ise, korktuğu olumsuzluklarla karşılaşacaktır. “Kulum benim hakkımda nasıl düşünüyorsa ben öyleyim! Eğer zannı hayır şeklinde ise onun (mükâfatı da) hayır olur. Eğer zannı şer ise onunla karşılaşır.” 18 hadisi de bu durumu izah etmektedir. Sevgili Peygamberimiz, Allah"tan hiçbir zaman ümit kesmemeyi, hayatın son anına kadar her daim Rabbine karşı hüsn-i zan hâlinde olmayı, hayırlı olanı yapmayı buyurdukları hadisleriyle bildirmişlerdir: “Hepiniz ancak Yüce Allah"a hüsn-i zan besleyerek can verin.” 19 “Mümin daima hayır üzerindedir. Bedeninden ruhu çıkarken bile Allah"a hamd eder.” 20
Sevgili Peygamberimizin terbiyesinde yetişen sahâbe bu hususun farkındaydı. Allah Resûlü"ne biat etme şerefine erişen sahâbîlerden Vâsile b. Eska", ölüm döşeğinde hasta olarak yatan Ebu"l-Esved"i ziyaret eder. Ebu"l-Esved büyük bir memnuniyet duyar. Vâsıle hastanın durumunun