Haset eden kişi, bir anlamda Allah"ın takdirine itiraz ediyor gibidir. Zira kıskandığı kişi için Allah tarafından takdir edilmiş bir nimetin veya iyi bir vasfın yok olmasını istemek aslında bu karara itiraz etmektir. Halbuki dünya nimetlerinin insanlar arasında ne şekilde paylaşılacağı Rabbimizin yetkisindedir: “Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.” 11
Diğer taraftan haset eden insan, kıskandığı kişi veya kişileri daima araştırır, soruşturur, her zaman bir tecessüs hâlinde bulunur. Onun sahip olduğu nimetleri öğrendikçe üzülür, endişelenir, sıkıntıya düşer. Hâlbuki aslında kendisi muhatabının sıkıntı, endişe ve üzüntü içinde bulunmasını istemektedir. Ancak muhatabının bundan haberi bile yoktur. Dolayısıyla denilebilir ki hasedin zararı ancak kişinin kendisine olur. Bazıları beslediği bu hissin yoğunluğuna göre dinî olsun dünyevî olsun asıl vazifelerini bırakıp artık bir hasım, hatta bir düşman hâline getirdiği muhatabının durumunu takip etmeye ve daha kötüsü bütün vaktini buna hasretmeye başlar. Böylece kendi amellerini ihmal eder. Ya da şeklen ihmal etmese bile onlardan bir tat, bir feyiz alamaz hâle gelir.
Resûl-i Ekrem"in ifade ettiği gibi, “Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar, bitirir.” 12 Görüldüğü gibi haset, aslında haset edilene değil haset edene zarar vermektedir. Zira haset eden, muhatabının sahip olduğu dünya nimetlerinin onun elinden çıkmasını istemiş fakat takdire engel olamamıştır. Bu durum haset edene dünyada sıkıntı vereceği gibi muhatabına da rahatsızlık vermesi sebebiyle âhirette de azap görmesine neden olacaktır.
Hasedin mahiyeti, yönü, kontrol altına alınabilirlik derecesi, hayra sevk edilme gayreti insandan insana farklılık gösterir. Kimisinde gelip geçer, kimisinde gıptaya veya iyilik yarışına dönüşür, kimi insanda ise kalıp yerleşir; bütün benliğine, hayat tarzına, dünya görüşüne hâkim olur. Bu hissin, insanın hem dünyası hem de âhireti için tehlikeli olan ve her iki hayatı da zehre çevirip kâbusa döndürecek şekli, özellikle bu sonuncu şekildir. Bu tehlike, tek tek insanlar açısından olduğu kadar, toplum için de söz konusudur. Nitekim Hz. Peygamber, “Önceki ümmetlerin hastalıklarından olan haset ve kin size de bulaştı...” 13 buyurarak Müslümanları uyarmıştır