Hayber Yahudilerinden Âmir"in, Yesâr adında Habeşli zenci bir kölesi vardı. Bu köle Âmir"in davarlarını güderdi. Peygamberimizin Hayber"i kuşattığı sırada Hayberlilerin silaha sarıldıklarını gören Yesâr onlara, “Siz ne yapmak istiyorsunuz?” diye sordu. Onlar da, “Şu peygamber olduğunu söyleyen kişi ile çarpışacağız!” dediler. Onların cevabındaki “peygamber” sözü, ruh dünyasında anlatılması mümkün olmayan bir tesir bıraktı Yesâr"ın. Müslüman olup bu peygambere inanmak istedi ve sürüsünü doğruca Allah Resûlü"nün bulunduğu tarafa doğru sevk etti. Hz. Peygamber"in yanına geldi ve ona, “Ey Muhammed! Sen neler söylüyor ve nelere davet ediyorsun?” diye sordu. Peygamberimiz, “İslâm"a, Allah"tan başka ilâh olmadığına, benim de Allah"ın Resûlü olduğumu kabul etmeye davet ediyorum!” dedi. Yesâr, “Ben böyle şehâdet getirir ve Allah"a iman edersem benim mükâfatım nedir?” diye sordu. Peygamberimiz, “Bu iman ve şehâdet üzerine ölürsen senin mükâfatın cennettir.” buyurunca Yesâr, “Yâ Resûlallah! Bana İslâm"ı anlat!” dedi. Peygamberimiz İslâm"ı anlatınca Yesâr Müslüman oldu. Yesâr Müslüman olunca, “Yâ Resûlallah! Ben şu davarların sahibinin (Âmir"in) işçisiyim. Bu davarlar benim yanımda bir emanettir. Şimdi ben bunları ne yapayım?” diye sordu. Peygamberimiz, “Onları karargâhtan dışarı çıkar. Onlara bağırıp kov ve gitmeleri için ufak taşlar at! Muhakkak ki, Yüce Allah sana emanetini eda ettirecek, onlar sahiplerinin yanına döneceklerdir!” buyurdu. Yesâr hemen kalkıp yerden bir avuç küçük taş alıp davarlara attı, onları kovaladı. Davarlar, sanki çoban tarafından sürülüyorlarmış gibi kaleye girinceye kadar topluca ilerlediler, sahiplerinin yanına döndüler. Sürü sahipsiz gelince Âmir, kölesi Yesâr"ın Müslüman olduğunu anladı. Yesâr doğruca muharebeye koştu. Hayber Kalesi"ne sancağı diken Hz. Ali"nin peşinden kaleden içeri daldı. Daha bir vakit bile namaz kılamadan, bir tek secde bile yapamadan Yahudilerin attıkları taşla şehit oldu. Yesâr, Peygamberimizin yanına getirilip sırtüstü yatırıldı, üzerine de bir örtü örtüldü. Peygamberimiz ona dönüp baktı ve dedi ki: “Şimdi, onun yanında iki huri gördüm. Huriler Yesâr"ın yüzünden tozları silerlerken, "Allah seni toza toprağa bulayanın yüzünü toza toprağa bulasın! Seni öldüreni öldürsün!" demekte idiler.” 1