Hadislerle İslâm Cilt 3 Sayfa 625

Resûl-i Ekrem, ashâbından bir zâtın hastalandığını duydu ve hemen ziyaretine gitti. Hastalanan sahâbî, hastalıktan iyice zayıflamış ve âdeta bir kuş yavrusuna dönmüştü. Allah Resûlü yanında bir müddet kaldıktan sonra ona, “Herhangi bir konuda Allah"a dua ediyor veya ondan bir şey istiyor muydun?” diye sordu. Hasta zât, “Evet. Allah"ım! Beni âhirette ne ile cezalandıracaksan onu şimdiden dünyada bana ver, diye dua ediyordum.” cevabını verdi. Bunun üzerine şaşkınlığını açıkça ifade eden Allah Resûlü böyle dua etmemesi konusunda onu uyardı ve ona, “Allâhümme âtinâ fi"d-dünyâ haseneten ve fi"l-âhireti haseneten ve gınâ azâbe"n-nâr.” (Allah"ım, bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru!) diye dua etmesini tavsiye etti. Tavsiyeye uyan hasta, bir süre sonra iyileşti.1

On yıl boyunca Hz. Peygamber"e hizmet etmesiyle tanınan Enes b. Mâlik de Allah Resûlü"nün en çok yaptığı duanın, “Allah"ım, bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru!2 şeklinde olduğunu nakletmektedir. Bu dua, Allah Resûlü"nün Yüce Allah"tan istediği şeyler içinde en önde geleninin, dünya ve âhiret arasındaki denge olduğunu bize öğretir. Allah Resûlü hem dünya hem de âhiret iyiliği istemek suretiyle bu iki hayatın birbiri ile olan bağına anlamlı bir atıfta bulunmuştur. Daha sonra bu dua, Müslümanların namazlarında okudukları dualardan birisi olarak onların günlük ibadet hayatının ayrılmaz bir parçası hâline gelecek ve böylece müminlerin dünya ve âhiret dengesini korumalarına yönelik mânevî bir vesile sayılacaktır.

Allah Resûlü"nün öğretisinde dünya ve âhiret, birbirinin devamı olan ve birlikte kazanılan hayatlardır. İnsanlardan beklenen, hayata gözlerini açtıkları dünya ile hayata gözlerini yumduktan sonraki âhiret arasında bir denge kurmalarıdır: “Allah"ın sana verdiğinden (O"nun yolunda harcayarak) âhiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma!..” 3 Bu dengeyi sarsacak aşırı uçların bir tarafında tamamen maddeye dayalı olan dünyevîleşmiş bir yaşantı, diğer tarafında ise ruhbanlık denilen tamamen mistikleşmiş bir hayat bulunur. Hz. Peygamber"in kendisini ibadete adadığı için eşini ihmal eden sahâbî Osman b. Maz"ûn"a söylediği, “Ey Osman! Biz (Müslümanlara)

    

Dipnotlar

1 M6835 Müslim, Zikir, 23.

حَدَّثَنَا أَبُو الْخَطَّابِ زِيَادُ بْنُ يَحْيَى الْحَسَّانِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى عَدِىٍّ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَادَ رَجُلاً مِنَ الْمُسْلِمِينَ قَدْ خَفَتَ فَصَارَ مِثْلَ الْفَرْخِ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « هَلْ كُنْتَ تَدْعُو بِشَىْءٍ أَوْ تَسْأَلُهُ إِيَّاهُ » . قَالَ نَعَمْ كُنْتُ أَقُولُ اللَّهُمَّ مَا كُنْتَ مُعَاقِبِى بِهِ فِى الآخِرَةِ فَعَجِّلْهُ لِى فِى الدُّنْيَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « سُبْحَانَ اللَّهِ لاَ تُطِيقُهُ - أَوْ لاَ تَسْتَطِيعُهُ - أَفَلاَ قُلْتَ اللَّهُمَّ آتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ » . قَالَ فَدَعَا اللَّهَ لَهُ فَشَفَاهُ .

2 M6840 Müslim, Zikir, 26.

حَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ - يَعْنِى ابْنَ عُلَيَّةَ - عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ - وَهُوَ ابْنُ صُهَيْبٍ - قَالَ سَأَلَ قَتَادَةُ أَنَسًا أَىُّ دَعْوَةٍ كَانَ يَدْعُو بِهَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَكْثَرَ قَالَ كَانَ أَكْثَرُ دَعْوَةٍ يَدْعُو بِهَا يَقُولُ « اللَّهُمَّ آتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ » . قَالَ وَكَانَ أَنَسٌ إِذَا أَرَادَ أَنْ يَدْعُوَ بِدَعْوَةٍ دَعَا بِهَا فَإِذَا أَرَادَ أَنْ يَدْعُوَ بِدُعَاءٍ دَعَا بِهَا فِيهِ .

3 Kasas, 28/77.

وَابْتَغِ ف۪يمَٓا اٰتٰيكَ اللّٰهُ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَص۪يبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَاَحْسِنْ كَمَٓا اَحْسَنَ اللّٰهُ اِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِد۪ينَ ﴿77﴾