Hurmanın tadını alan bebek yalanmaya başlamıştı. Bunun üzerine, "Ensarın hurmayı nasıl sevdiğine bir bakın!" buyuran Resûlullah, yavrunun yüzünü okşadı ve ona Abdullah ismini verdi.”15
Bebeğe hayır ve bereket duaları ile hoş geldin demek, Peygamber Efendimizin âdetidir. Ashâb, yeni doğan yavrularını kucaklayıp vakit kaybetmeden onu ziyarete getirdiklerinde, Efendimiz bir yandan hurma ile çiğnem yaparken bir yandan da dua buyurur. Muhterem bir ağızdan dökülen dualarla ruhu okşanan bebek için, kendisi adına Allah"a yalvaran bir sesi dinlemek ne büyük huzurdur! Oğlunu bu mutluluktan mahrum bırakmak istemeyen Ebû Musa da bebeği yanına getirdiğinde Peygamberimizin dualarla birlikte ona İbrâhim adını verdiğini ve ezdiği bir hurmayı onun ağzına koyduğunu anlatmaktadır.16
Ad koyma ise, başlı başına bir törendir. Çok eski zamanlardan beri insanların, ismi ile müsemma olmasını umdukları çocukları için ad seçerken ne kadar özenli davrandıklarına tarih şahittir. Ömür boyu anılacağı bu adı bebeğin kulağına söylemek için yapılan törenler, bugün de devam etmektedir. İşte bu zincirin bir halkası olarak Peygamberimiz de çocuğa isim koymayı sıradan bir olay kabul etmeyip önemsemiştir. O, “Muhakkak ki siz kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. O hâlde (çocuklarınıza) güzel isimler koyun.” 17 buyururken, anne babalara bu konudaki sorumluluklarını hatırlatmaktadır.
Resûl-i Ekrem, telaffuzu hoş olduğu kadar anlamı da güzel olan isimlerin tercih edilmesini istemiştir. Çocuklarına “Harb” yani “Savaş” adını vermekte ısrar eden Hz. Ali"ye bizzat engel olmuş ve torunlarına “iyilik ve güzellik” mânâsındaki Hasan ve Hüseyin adlarını vermiştir.18 Adını her duyduğunda kendisini adıyla özdeşleştiren çocuğun, davranışlarına da ona göre yön vereceği düşünüldüğünde, Peygamberimizin isim konusundaki hassasiyetini anlamak zor değildir. Sırf bu yüzden Efendimiz (sav), şirke ait unsurlar taşıyan ya da kötü çağrışımlara sebep olan isimlerin konulmasına karşı çıkmış, hatta ileri yaştaki kişilerde bile olsa böyle isimleri değiştirmiştir.19 Hayatı anlamlı kılarak sahibini hayra yönelten adları öne çıkarmış ve Allah"a kul olmayı ifade eden Abdullah ve Abdurrahman isimlerinden Rabbimizin hoşlandığını belirtmiştir.20 Aynı zihniyetle çocuklara peygamber isimleri verilmesini tavsiye etmiş,21 kendisi de en küçük oğlu dünyaya geldiğinde, “Bu gece bir oğlum doğdu, ona dedem İbrâhim"in adını verdim.” 22 buyurarak bu tavsiyesini pekiştirmiştir.