diğerlerinden üstün tutarak ona daha fazla hoşgörü ve ikramda bulunmayı kesinlikle affetmez. Öbür çocuklarına vermediği hâlde oğlu Nu"mân"a mal bağışlamaya niyetlenen Beşîr"i sert bir dille reddederken, “Beni şahit tutma. Çünkü ben adaletsizliğe şahit olamam!” 63 buyurur. Çocuğun kendisine karşı insaflı ve âdil davranılması hakkına işaret eden değişmez buyruk, son derece nettir: “Allah"tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli olun!” 64
Aslında Sevgili Peygamberimizin çocuk haklarına dair öğretileri adım adım izlendiğinde, çocuğa “büyük adam muamelesi yaptığını” görmemek imkânsızdır. Belki de meselenin gelip düğümlendiği nokta burasıdır. Bir yetişkin, karşısındaki çocuğa geleceğin yetişkini gözüyle bakabildiğinde, insanlık onuruna saygı göstererek onu cisminin küçüklüğüyle değil, ruhunun yüceliğiyle değerlendirebildiğinde, hak hukuk kaygısı da sona erecektir. İşte bu hassas noktada Allah Resûlü"nün örnekliği bütün dilleri susturacak kadar etkileyicidir.
O Yüce Elçi, çocuğun varlığını görmezden gelmez; çocukların yanından geçerken selâm verir,65 sizi fark ettim dercesine... O, çocuğun derdiyle ilgilenir; küçük Ebû Umeyr"e rastladığında serçesini sorar,66 "Senin için önemli olan şeyleri ben de önemsiyorum." dercesine... O, çocuğun sağlığına değer verir; bir Yahudi çocuğu hastalandığında ziyaretine gitmekten ve onu Müslüman olmaya davet etmekten çekinmez,67 "Benim gözümde sen, ailenden bağımsız bir bireysin." dercesine... O, kızı Fâtıma yanına geldiğinde ayağa kalkıp karşılamayı, elinden tutup kendi yerine oturtmayı sever,68 "Bana en çok benzeyene selâm olsun." dercesine... O, çocuğun tercihlerini dikkate alır; annesi ve babası boşanan bir çocuğu, ikisinden birisini tercih etmekte serbest bırakır,69 "Kararına saygılıyız." dercesine...
Ve o, içtiği meşrubatın kalanını yanındakilerle paylaşmak istediği bir gün, âdeti olduğu üzere ikrama sağdan başlamak ister. Ama sağına döndüğünde bakar ki yanı başında bir çocuk oturmakta. Solunda ise ashâbın yaşlıları dizilmiş. Çocuğun sırasını atlamaz Peygamberimiz, hatırını yıkmaz. “Meşrubatı önce bu yaşlılara vermeme izin verir misin?” diye sorar. Akıllıca bir cevap gelir: “Hayır. Vallahi, senden gelen nasibim için kimseyi kendime tercih edemem!” Bu akıllı çocuk, Resûl-i Ekrem"in amcasının oğlu Abdullah b. Abbâs"tır.70 İşte o zaman Peygamberimiz ikrama çocuktan başlar,71 "Buyur, küçük adam!" dercesine...
Resûlullah"ın bize öğrettiğine göre, çocuklarımızın yaşama dâhil olmaya ve büyüklerin gözetiminde sosyal hayatı tanımaya hakları vardır. Bu