kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir. İçinizden zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır. Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Buna imkân) bulamayan kimse, hanımıyla ilişkiye girmeden önce art arda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah"a ve Resûlü"ne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah"ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır.” 5
Bu âyetlerde Yüce Allah o eski geleneğin yanlış bir zandan ibaret olduğunu, böyle sözlerle kadının kocasının anası olamayacağını bildiriyordu. Ayrıca böyle bir söz söyleyene de fakirlerin lehine olmak üzere bir ceza koyuyordu. İslâm bu tür boşanma tarzını kaldırıp kefaret ödeyinceye kadar geçici olarak kadını kocasına haram kılıyor, bu şekilde dillerin gelişigüzel boşanma lafızlarına alıştırılmaması konusunda uyarılar yapıyor ve bu konuda yeni düzenlemeler getiriyordu.
İslâm aile yapısında arzu edilen hedef, evliliğin bir ömür boyu sürmesi, karı kocanın hayatın zor şartlarına beraber göğüs germeleri, sevinç ve üzüntülerinde birbirlerine destek olmaları, güzellikleri de acıları da paylaşmaları, aile ortamını sıcak bir yuvaya dönüştürmeleridir.
Boşanma, çok hassas, sonuçları çok acı ve çoğunlukla geri dönüşü olmayan bir iştir. İki taraf için dayanılamaz bir hâl alan evlilik hayatı dışında, boşanmayı tasvip etmek oldukça zordur. Bundan olacak ki, Peygamberimiz (sav), “Yüce Allah"a en sevimsiz gelen meşru işlerden biri, boşanmadır.” 6 buyurarak, boşanmanın ancak zorunlu durumlarda başvurulabilecek bir yöntem olduğunu belirtiyordu.
Evlilik nasıl hayatın bir gerçeği ise, boşanma da o denli gerçektir. Zira eşler arasında iyi geçimin yerini kin ve nefretin alması, karşılıklı güven sarsıcı davranışların meydana gelmesi mümkündür. Bunları gidermeye yönelik gösterilen tüm gayretlerin sonuçsuz kalması ve evliliğin çekilmez bir hâl alması, asla istenmeyen ve hoş karşılanmayan ama bir o kadar da acı bir gerçek olan boşanmaya götürür.
Yüce dinimiz, boşanmayı hoş karşılamamakla beraber hayatın bir gerçeği olarak görür. Evliliğin yürümediği, tıkandığı zamanlarda boşanma, nihaî çıkış kapısıdır. Diğer dinlerin boşanma gerçeğine daha olumsuz