Hadislerle İslâm Cilt 4 Sayfa 176

nikâh bağı ağır bir sözdür ve sona erdiğinde dahi taraflara sorumluluklar yüklemektedir: “... Yüklerle mehir vermiş olsanız dahi hiçbir şeyi geri almayın. Siz onu, iftira ederek ve apaçık günah işleyerek mi geri alacaksınız? Birbirinizin mahremi olduktan ve eşleriniz sizden apaçık sapasağlam bir taahhüt aldıktan sonra onu geri mi alacaksınız?” 50 Bu âyet-i kerime, boşanma aşamasına gelen eşlerin birbirlerine karşı olumsuz duygular besleseler dahi ahlâkî ve malî yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınamayacaklarını açıkça bildirmektedir. Ayrılma eşiğine gelen eşler yeni hayatlarında karşılaşacakları maddî sıkıntıları düşünerek karşı tarafa haksızlık etmemelidir. Yüce Kitabımızda buyrulduğu üzere, “Karı koca ayrılırlarsa Allah bol rızkından onların ihtiyaçlarını giderir.” 51 ve onları, “hiç ummadıkları yerden rızıklandırır.” 52

Boşanma sonrası ortaya çıkan mehir, nafaka, çocukların bakımı gibi malî yükümlülükler bir arada değerlendirildiğinde, boşanmanın hukukî ve sosyal boyutlarının ne denli önemli olduğu görülecektir. Bu bakımdan Allah Teâlâ"nın boşanan eşlere bir öğüdü de boşanma esnasında şahit tutulmasıdır. “...(boşanırken) içinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın.” 53 Böylelikle sonradan ortaya çıkabilecek ihtilâflar baştan önlenebilecektir.

Boşanmayla yollarını ayıran çiftler artık eş değilse de din kardeşidir ve aralarındaki hukuk devam etmektedir. “Birbirinize karşı erdemli davranmayı da unutmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” 54 ilâhî buyruğu gereğince gerek boşanırken, gerekse sonrasında birbirlerini mağdur etmemeli, varsa çocuklarını mahrum etmemelidirler.

    

Dipnotlar

50 Nisâ, 4/20-21.

وَاِنْ اَرَدْتُمُ اسْتِبْدَالَ زَوْجٍ مَكَانَ زَوْجٍۙ وَاٰتَيْتُمْ اِحْدٰيهُنَّ قِنْطَارًا فَلَا تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْـًٔاۜ اَتَأْخُذُونَهُ بُهْتَانًا وَاِثْمًا مُب۪ينًا ﴿20﴾

51 Nisâ, 4/130.

وَاِنْ يَتَفَرَّقَا يُغْنِ اللّٰهُ كُلًّا مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَكَانَ اللّٰهُ وَاسِعًا حَك۪يمًا ﴿130﴾

52 Talâk, 65/3.

وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِه۪ۜ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا ﴿3﴾

53 Talâk, 65/2.

فَاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ اَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَاَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَاَق۪يمُوا الشَّهَادَةَ لِلّٰهِۜ ذٰلِكُمْ يُوعَظُ بِه۪ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًاۙ ﴿2﴾

54 Bakara, 2/237.

وَاِنْ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ اَنْ تَمَسُّوهُنَّ وَقَدْ فَرَضْتُمْ لَهُنَّ فَر۪يضَةً فَنِصْفُ مَا فَرَضْتُمْ اِلَّٓا اَنْ يَعْفُونَ اَوْ يَعْفُوَا الَّذ۪ي بِيَدِه۪ عُقْدَةُ النِّكَاحِۜ وَاَنْ تَعْفُٓوا اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىۜ وَلَا تَنْسَوُا الْفَضْلَ بَيْنَكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ ﴿237﴾