Peygamber şehri Medine"yi bir sevinç bürümüştü. Ümmü Seleme kucağında oğlu Seleme ile birlikte nihayet şehre ulaşmıştı. Ebû Seleme"nin içi içine sığmıyor, eşine ve oğluna kavuşmanın mutluluğunu yaşıyordu. Hasret ve acılarla dolu bir yıl geride kalmıştı. Ümmü Seleme, Mekke"de eşinin ailesinin alıkoyduğu biricik evlâdı Seleme"yi alır almaz yollara düşmüş, nihayet Medine"ye varmıştı. Kervanlar için dahi güvenli olmayan çöl yollarında gencecik bir kadın, deve üzerinde, kucağında yavrusu ile yalnız başına destansı bir hicret yolculuğu yapmıştı. Ten"im"de karşılaştığı Osman b. Talha"nın yardımlarını, Kubâ"ya varıncaya kadar kendisine yol arkadaşlığı yapmasını hiç unutmayacak, ömür boyu ona minnettar kalacaktı.1 Herkes Ümmü Seleme"den, “hem Habeşistan"a hicret eden ilk hanım hem de Medine"ye tek başına hicret eden ilk hanım” diyerek gıptayla söz ediyor; o, eşi Ebû Seleme"ye kavuşmanın, Peygamber şehrinde yeni bir hayata başlamanın sevinci ile Allah"a şükrediyordu.2
Medine"de hanımlar huzurluydu. Medine"de hanımlar değerliydi. Tüm mümin hanımlar Allah"ın ve Peygamber"in kendilerine verdiği değerin, Medine"deki huzur ve saadetin farkındaydı. Bu nedenle hepsinin hayali muhacir olmak ve Medine"ye yerleşmekti. Çoğu, müşrik eşlerini ve onlarla yaşadığı sıkıntılı hayatı geride bırakarak Medine"ye doğru akın ediyordu. Hicretin altıncı senesinde Mekke müşrikleri ile imzalanan Hudeybiye Antlaşması Müslüman olan Mekkelilerin Medine"ye yerleşmesini engelliyordu. Ancak Ukbe b. Ebî Muayt"ın kızı Ümmü Gülsüm ve ardından Sübey"a bnt. Hârise ile Ümeyme bnt. Bişr de müşrik eşlerini bırakarak Medine"ye hicret etmiş, bunun üzerine Cenâb-ı Hak Mümtehine sûresinin onuncu âyetini indirerek Peygamberi"ne mümin kadınların kâfirlere geri verilmemesini emretmişti.
Resûlullah Mekke"den Medine"ye hicret eden hanımların hicret sebebini sorgulayarak onları Medine"ye kabul etmeye başladı. Gerçekten mümin olarak hicret edenleri Mekke"ye iade etmedi. Medine"ye hicret eden hanımlar Müslümanlarla evlenmişti. Hepsi bir an önce İslâm toplumuna katılmak, diğer Müslüman hanımların bahtiyarlığına erişmek istiyordu. Zira Müslüman toplumu tüm hanımlar için rahatın, huzurun ve mutluluğun başlıca mekânı idi.3