Ey Allah"ın kulları! Kardeş olun! Bir Müslüman"ın (din) kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl değildir.” 52
Yaşadığı topluma hatta bütün dünyaya karşı sorumluluk sahibi olan Müslüman, gördüğü olumsuzluklara gücü nispetinde müdahale etmeli ve onları ortadan kaldırmak için çaba sarf etmelidir. Zira Allah Teâlâ “Müslümanlar” olarak isimlendirdiği bu ümmeti seçmiş, her peygamberi kendi ümmetine şahit kılarken53 onlara özel bir görev yüklemek suretiyle kendilerini bütün insanlığa şahit kılmıştır.54 Dolayısıyla Müslüman, bütün dünyadaki aç, açık, zulme uğrayan ya da muhtaç olanları görmek, gözetmek ve elinden geldiği kadar herkesin derdine derman olmak yükümlülüğündedir. Güler yüzlü olmak, iyilikleri yaymak ve eziyetlere engel olmak55 şeklinde tarif edilen güzel ahlâk, Müslümanların yaşadığı toplumlardaki insanlarla ilişkilerini şekillendirmede en temel ölçütlerden biridir. İnsan olma noktasında herkese aynı değeri veren İslâm dini, Müslümanların diğer din mensuplarıyla ilişkilerinde de bu esası temele koyar. Dolayısıyla adaleti gözetme, insanların hakkına riayet etme, insanlara zulmetmeme gibi temel ahlâk ilkelerinin gayri müslimlerle ilişkilerde de gözetilmesi gerekir. Ancak gerek kişinin şeref ve onuruna, gerekse dinî değerlerine ve inancına saygısızlık, hakaret ve saldırı olması durumunda Müslüman"ın diğer insanlarla ilişkisini buna göre belirlemesi gerekir. Nitekim, “İnsanların arasına karışarak onların eziyetlerine sabreden kimse, insanların arasına karışmayıp eziyetlerine sabretmeyen kimseden daha hayırlıdır.” 56 ifadeleri de Müslüman"a yaşadığı toplumda üstlenmesi gereken sorumluluğu hatırlatmaktadır.