o da bu incileri hür kadınlarla cariyeler arasında paylaştırmıştı.34 Yine bir gün, o sıralar küçük bir çocuk olan Nu"mân b. Beşîr"i (ra) yanına çağırarak, Tâif"ten hediye olarak getirilen üzümün içinden bir salkım almış, “Al bu salkımı, annene (Abdullah b. Revâha"nın kız kardeşi Amra"ya) götür!” diye tembihlemiş ancak küçük Nu"mân onu daha eve varmadan yemişti.35
Peygamber-i Zîşân Efendimiz bir zamanlar yanı başından ayrılmadığı hâlde artık hayata veda etmiş olan sevdiklerini, yakınlarına hediyeler vererek yâd etmeyi de unutmuyordu. Hz. Âişe"nin, “Peygamber"i (sav), Hatice"den kıskandığım kadar hiçbir kadından kıskanmadım.” diyerek bahsettiği Hz. Hatice"nin vefatından sonra bile Resûlullah bir koyun kestiğinde onun yakın arkadaşlarına etten hediye ederdi.36
Gönüller Sultanı"nın hediye verme ve hediyeyi pay etme konusundaki şefkatli ve fedakâr hâli, hane halkına ve hanımlarına da sirayet etmişti. Allah Resûlü onlara, gönülden vereni Cenâb-ı Hakk"ın, daima daha güzeliyle mükâfatlandıracağını haber veriyordu. Bir yoksul, müminlerin annesi Âişe"den, oruçlu olduğu bir gün yardım istemişti. O sırada evinde tek bir ekmekten başka bir şey bulunmayan Hz. Âişe, azatlı cariyesine, “Ekmeği ona ver.” dedi. Cariye, “Orucunu açman için başka bir şey yok!” deyince, Hz. Âişe tekrar, “Ekmeği ona ver!” dedi. Cariye der ki: “Âişe"nin dediğini yaptım. Akşam olunca bize ekmeğe sarılmış vaziyette koyun eti hediye edildi. Müminlerin annesi Âişe beni çağırıp, “Bunu ye, bu senin ekmeğinden daha iyidir.” dedi.37
Akraba dışında kalan yakınlara hediye verirken önce kimden başlanması gerektiği, peygamberî bir düstur olarak Âişe annemizin ağzından şöyle kayda geçmiştir: “Yâ Resûlallah, benim iki komşum var; hangisine hediye vereyim?” diye sordum. Resûlullah (sav),"Kapısı sana en yakın olana!" buyurdular.”38
Efendimizin, hediyeyi alan kimsenin riayet etmesi gereken nezaketli tavra, şu sözlerle işaret buyurduğunu görmekteyiz: “...Size hediye verene karşılık verin. Karşılık verecek bir şey bulamazsanız, onun için dua edin.” 39 Hz. Peygamber"in kendisine yemek getiren Zeyd b. Sâbit"e, “Bârekallâhü fîk.” (Allah bunu senin için bereketli eylesin.) demiş olması,40 dua ile teşekkürün ifade biçimlerinden biridir.
Rivayetlerden hediyeleşmenin karşılık beklenmeden, gönül rızası ile sevgi, ilgi ve alâkayı artırmaya aracı olan erdemli bir davranış olduğu anlaşılmaktadır. Ancak hediyeyi asıl gayesi dışında, daha büyük bir hediye