Hadislerle İslâm Cilt 4 Sayfa 414

ve şahitliği doğrudan iman ile ilişkilendirir, “Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun!” uyarısına, “Ey iman edenler!” hitabıyla başlar.47 Diğer bir önemli nokta ise adaleti temin için uğraşmanın sadece eşe dosta karşı değil, düşmanlara karşı da uygulanması gerektiğidir.

İşte bu hususları dikkate alan bir hâkim, Allah Resûlü"nün beyanına göre, cennetliktir. Böyle bir sorumluluğa talip olan kişi, bunun gereğini düşünmeli ve ona göre davranmalıdır. Zira Hz. Peygamber, “Her kim Müslümanlar arasında hâkimlik yapmak ister ve bunu elde ettikten sonra adaleti zulmüne baskın gelirse cennetlik olur. Zulmü adaletine baskın gelen kimse ise cehennemlik olur.” buyurmuştur.48 Bütün bu uyarılar doğrultusunda hem davalı hem de davacı doğruyu söylemeli, şahitler sadece bildiklerini ve gördüklerini anlatmalı, hâkim ise tarafsız davranarak adaletin yerine gelmesine katkıda bulunmalıdır.

Adil yönetici Hz. Ömer"in şu uygulaması güzel bir örnektir: Halife Hz. Ömer ve ashâbdan Übey b. Kâ"b arasında bir konuda anlaşmazlık meydana gelir. Bunu çözmek üzere hukukî davalara bakan sahâbîlerden Zeyd b. Sâbit"e giderler. Zeyd misafirler gelir gelmez özellikle Halife Ömer"e karşı saygılı davranıp ona oturması için yer açar. Bu durum âdil Halife Hz. Ömer"in hoşuna gitmez ve hemen müdahale eder: “Vereceğin kararda ilk adaletsizliği yaptın. Ben Übey ile aynı yerde oturacağım.” der. Übey b. Kâ"b, davasını ileri sürünce Hz. Ömer bu iddiayı kabul etmez. Ancak bu durumda da Hz. Ömer"in yemin etmesi gerekmektedir. Zeyd, Übey"e hitaben, “Halife"ye yemin ettirme. Davacı olduğun kişi bir başkası olsaydı sana böyle bir teklifte bulunmazdım.” der. Bu teklifi duyan Hz. Ömer bunu da ayrıcalık kabul ederek hemen yemin eder. Ardından da Zeyd hakkında şöyle demekten kendini alamaz: “Ömer ile herhangi bir Müslüman onun yanında aynı konumda olmadıkça Zeyd b. Sâbit hâkimlik görevini hakkıyla yerine getirmiş olmaz.”49 Halife Ömer ilk etapta kendi lehinde görülen durumu kabul etmeyerek adaletten yana tavır sergilemiştir. İşte bu nedenle Allah Resûlü"nün, “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, Rahmân"ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” 50 müjdesine nail olacakların başında hiç kuşkusuz Hz. Ömer gelecektir.

Adalet sadece mahkemede görülen bir husus değildir. Hayatın her alanında adalet söz konusudur. Devlet yetkilisi halkına, âmir memuruna, baba çocuklarına, öğretmen öğrencisine, satıcı müşterisine, işçi işverenine, ev sahibi

    

Dipnotlar

47 Mâide, 5/8.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ لِلّٰهِ شُهَدَٓاءَ بِالْقِسْطِۘ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعْدِلُواۜ اِعْدِلُوا۠ هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىۘ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿8﴾

48 D3575 Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 2.

حَدَّثَنَا عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا مُلاَزِمُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنِى مُوسَى بْنُ نَجْدَةَ عَنْ جَدِّهِ يَزِيدَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ - وَهُوَ أَبُو كَثِيرٍ - قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ طَلَبَ قَضَاءَ الْمُسْلِمِينَ حَتَّى يَنَالَهُ ثُمَّ غَلَبَ عَدْلُهُ جَوْرَهُ فَلَهُ الْجَنَّةُ وَمَنْ غَلَبَ جَوْرُهُ عَدْلَهُ فَلَهُ النَّارُ » .

49 BS21049 Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, X, 229.

أَخْبَرَنَا أَبُو حَازِمٍ الْحَافِظُ أَنْبَأَنَا أَبُو الْفَضْلِ بْنُ خَمِيرُوَيْهِ أَنْبَأَنَا أَحْمَدُ بْنُ نَجْدَةَ الْقُرَشِىُّ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا سَيَّارٌ حَدَّثَنَا الشَّعْبِىُّ قَالَ : كَانَ بَيْنَ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ وَبَيْنَ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُمَا تَدَارِى فِى شَىْءٍ وَادَّعَى أُبَىٌّ عَلَى عُمَرَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُمَا فَأَنْكَرَ ذَلِكَ فَجَعَلاَ بَيْنَهُمَا زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ فَأَتَيَاهُ فِى مَنْزِلِهِ فَلَمَّا دَخَلاَ عَلَيْهِ قَالَ لَهُ عُمَرُ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ أَتَيْنَاكَ لِتَحْكُمَ بَيْنَنَا وَفِى بَيْتِهِ يُؤْتَى الْحَكَمُ فَوَسَّعَ لَهُ زَيْدٌ عَنْ صَدْرِ فِرَاشِهِ فَقَالَ هَا هُنَا يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ فَقَالَ لَهُ عُمَرُ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ لَقَدْ جُرْتَ فِى الْفُتْيَا وَلَكِنْ أَجْلِسُ مَعَ خَصْمِى فَجَلَسَا بَيْنَ يَدَيْهِ فَادَّعَى أُبَىٌّ وَأَنْكَرَ عُمَرُ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُمَا فَقَالَ زَيْدٌ لأُبَىٍّ أَعْفِ أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ مِنَ الْيَمِينِ وَمَا كُنْتُ لأَسْأَلَهَا لأَحَدٍ غَيْرِهِ فَحَلَفَ عُمَرُ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ ثُمَّ أَقْسَمَ لاَ يُدْرِكُ زَيْدُ بْنُ ثَابِتٍ الْقَضَاءَ حَتَّى يَكُونَ عُمَرُ وَرَجُلٌ مِنْ عُرْضِ الْمُسْلِمِينَ عِنْدَهُ سَوَاءٌ.

50 N5381 Nesâî, Âdâbü’l-kudât, 1

أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو ح وَأَنْبَأَنَا مُحَمَّدُ بْنُ آدَمَ بْنِ سُلَيْمَانَ عَنِ ابْنِ الْمُبَارَكِ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ عُيَيْنَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ أَوْسٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ الْمُقْسِطِينَ عِنْدَ اللَّهِ تَعَالَى عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ عَلَى يَمِينِ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَعْدِلُونَ فِى حُكْمِهِمْ وَأَهْلِيهِمْ وَمَا وَلُوا » . قَالَ مُحَمَّدٌ فِى حَدِيثِهِ « وَكِلْتَا يَدَيْهِ يَمِينٌ » . M4721 Müslim, İmâre, 18. حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ وَابْنُ نُمَيْرٍ قَالُوا حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَمْرٍو - يَعْنِى ابْنَ دِينَارٍ - عَنْ عَمْرِو بْنِ أَوْسٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ ابْنُ نُمَيْرٍ وَأَبُو بَكْرٍ يَبْلُغُ بِهِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَفِى حَدِيثِ زُهَيْرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ الْمُقْسِطِينَ عِنْدَ اللَّهِ عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ عَنْ يَمِينِ الرَّحْمَنِ عَزَّ وَجَلَّ وَكِلْتَا يَدَيْهِ يَمِينٌ الَّذِينَ يَعْدِلُونَ فِى حُكْمِهِمْ وَأَهْلِيهِمْ وَمَا وَلُوا » .