Hadislerle İslâm Cilt 4 Sayfa 470

şeklinde yorumlamışlardı. Böyle bir anlayışın İslâm"la bağdaşmadığını çok iyi bilen Hz. Ebû Bekir, “Ey insanlar! Siz bu âyeti yanlış anlıyorsunuz.” diyerek duruma müdahale etmiştir.57 Cerîr b. Abdullah"ın Resûlullah"tan naklettiği şu hadis konuya açıklık getirmiştir: “Aralarında günahlar işlenip durduğu hâlde bu günahları işleyenlerden daha güçlü ve onları engellemeye muktedir iken bunu yapmayan topluluğun hepsine birden Allah azap verir.” 58

İslâmiyet hak, adalet, iyilik duygularıyla inşa ettiği mümin gönülleri, her ne olursa olsun haktan yana olmak idealiyle olgunlaştırdığı ruhları, günlük hayatın içerisinde cereyan eden her türlü hadiseye karşı hak duygusuyla bakma, haktan yana tavır alma, iyilikleri yayma, kötülüklerden sakındırma sorumluluğuna çağırmaktadır. Bunun içindir ki Allah Resûlü, yaşadığı toplumun haksızlık üzerine kurulu düzenine tahammül edememiş, iyilik adına her ne varsa bizzat yaşamış ve yaşadığı topluma anlatmış, içinde bulunduğu bütün kötülüklerden de toplumunu kurtarmaya çalışmıştır.

Günümüz Müslümanları da yaşadıkları topluma ve sosyal problemlere karşı kayıtsız kalmamalı, “Adam, aldırma da geç git!” dememelidir. Çünkü Müslüman, “komşusu açken tok yatamayacak”59 kadar çevresine duyarlı olmayı telkin eden, dünyanın her hangi bir köşesinde bir Müslüman"ın çektiği sıkıntıyı her hangi bir organındaki sancı kadar yakından hissetmeyi60 öğütleyen bir dinin temsilcisidir. Dolayısıyla bulunduğu mevki, sahip olduğu imkânlar, bilgi ve becerisi, kendisine tanınan yetkiler nispetinde mutlaka çevresindekilere iyiliği tavsiye etmekle ve gördüğü kötülükleri engellemekle yükümlüdür. Bir yazar bir fiilin kötülüğü hakkında kalemini konuşturarak, bir bilim adamı da yapılan kötülüğün zararlarını ortaya koyarak halkı aydınlatabilir. Kendi kendini denetleyen, düzelten ve yenileyen, diri bir toplum olabilmek, ancak herkesin bu bilinçle, üzerine düşeni en güzel şekilde yapmasıyla mümkündür. Kendi kendisine yeten, birbirine kenetlenmiş, güçlü bir toplumun iç karışıklıklardan korunmakla kalmayıp, dış müdahalelere de geçit vermeyeceği aşikârdır.

İyiliği yayma ve kötülüğü önleme gayreti, gücü nispetinde her müminin bigâne kalamayacağı bir görev ise de öncelikle yetkisi ve bilgisi olan kimselerin sırtında ağır bir sorumluluktur. İnanan insan kendisini böyle bir vazifeden azade görürse bilmelidir ki üzerinde yaşadığı geminin batması hâlinde kendisi de boğulmaktan kurtulamayacaktır. Herkes bilgisi, becerisi, kabiliyeti nispetinde bu dinî vecibeye gönül vermeli, elini taşın altına koymalıdır.

    

Dipnotlar

57 AV11/328 Azîmâbâdî, Avnü’l-ma’bûd, XI, 328.

( قال أبو بكر ) أي الصديق رضي الله عنه ( تقرؤون هذه الآية ) أي عليكم أنفسكم لا يضركم من ضل إذا اهتديتم ( وتضعونها ) أي الآية ( على غير مواضعها ) بأن تجرونها على عمومها وتمتنعون عن الأمر بالمعروف والنهي عن المنكر مطلقا وليس كذلك ( عليكم أنفسكم ) انتصب أنفسكم بعليكم وهو من أسماء الأفعال أي الزموا إصلاح أنفسكم ( لا يضركم من ضل إذا اهتديتم ) قال النووي وأما قوله تعالى يا أيها الذين آمنوا عليكم أنفسكم الآية فليس مخالفا لوجوب الأمر بالمعروف والنهي عن المنكر لأن المذهب الصحيح عند المحققين في

58 HM19466 İbn Hanbel, IV, 366.

حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ جَرِيرٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا مِنْ قَوْمٍ يُعْمَلُ فِيهِمْ بِالْمَعَاصِي هُمْ أَعَزُّ مِنْهُمْ وَأَمْنَعُ لَا يُغَيِّرُونَ إِلَّا عَمَّهُمْ اللَّهُ تَعَالَى بِعِقَابِهِ

59 MŞ30350 İbn Ebû Şeybe, Musannef, Îmân ve rü’yâ, 6.

حدثنا وكيع عن سفيان عن عبد الملك بن أبي بشير عن عبد الله بن مسعود عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ما يؤمن من بات شبعان وجاره طاو إلى جنبه

60 M6586 Müslim, Birr, 66.

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا زَكَرِيَّاءُ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِى تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى » .