diye dua etmiştir.55 Bu yüzden İslâm tarihinde Allah yoluna baş koyan gaziler savaşlara daima törenle uğurlanmış ve dönüşlerinde de sevinçle karşılanmışlardır. Örneğin, Tebük Seferi"nden dönen Sevgili Peygamberimizi ve beraberindeki gazileri çoluk çocuk bütün Medineliler Veda Tepesi"nde karşılamış56 ve onları sevinçle bağırlarına basmışlardır.
İslâm dinindeki gazâ anlayışı toplumumuzda oldukça etkili olmuş, gazilik geleneği yüzyıllarca yaşatılmıştır. Bu geleneğin etkisiyle Osman Gazi ve Battal Gazi örneklerinde görüldüğü üzere zafer kazanan kahramanlara, hatta savaşa bizzat çıkmayan başarılı hükümdarlara ve kurtuluş savaşı kumandanlarına şeref unvanı olarak “gazi” sıfatı verilmiştir. “Gazi”, yeri gelmiş çocuklarımıza, yeri gelmiş halkının savaşta gösterdiği yiğitlikten dolayı, şehirlerimize isim olmuştur. Sadece gazi kelimesi değil onun Türkçe karşılığı olan Alp, Alperen kelimeleri de aynı şekilde kültürümüzde yoğun olarak kullanılmıştır. Türkü ve destanlarımızda da silinmez izler bırakan gazâ ve gazilik geleneği, “gazâvatnâme” adlı bir edebî tür oluşturarak medeniyetimizin simgelerinden biri hâline gelmiştir.57
Günümüze kadar devam edegelen bu gelenek, ülkemizde hâlâ canlı biçimde yaşatılmaktadır. Din ve vatan uğruna askerlik görevini yerine getirmek üzere yola çıkan askerlerimizin ellerine kınalar yakılmakta, tekbir ve dualarla uğurlanan gençler, döndüklerinde sevinç ve onurla karşılanmaktadır.