Efendimiz, bu davranışın uygun olmadığını ve bir kadına aynı anda iki kişinin dünür olmaması gerektiğini söylemiştir. “Birinci talip vazgeçmeden veya sizin istemenize izin vermeden dünürcü olmayın.” 10 buyurarak müminlerin evlilik gibi önemli bir konuda birbirlerine karşı sevgi bağlarını ve aralarındaki saygıyı muhafaza etmelerini istemiştir.
Allah Resûlü (sav), kız isteme merasimi esnasında, orada bulunanlara bir konuşma yapar ve konuşmasına dua ile başlardı. Sonradan “Hutbetü"l-hâce” şeklinde isimlendirilen konuşmasında şunları söylerdi: “Hamd Allah"a mahsustur. O"na hamdeder, O"ndan yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerlerinden Allah"a sığınırız. Allah"ın doğru yola ilettiği kimseyi saptıracak hiç kimse yoktur. O"nun saptırdığı kimseyi de doğru yola iletecek hiç kimse yoktur. Allah"tan başka hiçbir ilâh olmadığına tanıklık ederim. Muhammed"in, O"nun kulu ve elçisi olduğuna da tanıklık ederim.”
Hz. Peygamber bu duadan sonra, “Ey iman edenler! Allah"a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün.” 11 “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip, yeryüzünde) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah"a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.” 12 “Ey iman edenler! Allah"a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin” 13 meâlindeki âyetleri okur, ardından özel olarak diyeceklerini dile getirirdi.14
Ülkemizde kız isteme merasimlerinde, “Allah"ın emri, Peygamber"in kavli ile” diyerek söze başlanması, bu sünneti uygulamanın tezahürüdür. Ayrıca, söz kesildiğini ifade için bir de “nişan” denilen küçük bir tören yapılır. Bu tören sırasında karşılıklı hediyeler takdim edilir, yüzükler takılır ve kimi zaman günün anlamına dair konuşmalar yapılır.
Bugünkü yaygın şekliyle olmasa da, nişanlanma ve “İleri bir tarihte nikâhlanıp evleneceğiz.” anlamında söz kesmenin, Hz. Peygamber (sav) döneminde bir ön karar ve görüşme şeklinde var olduğu görülmektedir. Asr-ı saadetteki aynı muhtevayı içeren uygulamalar, nikâh akdi sonrası ile zifaf arasında geçen süreyi kapsamaktadır. Nitekim Hz. Peygamber, Hz. Âişe ile nişanlanmış ve bu durum üç yıl sürmüştür.15
Nişan, evlilik gibi bir birliktelik değildir. Sadece iki tarafın birbirini tanımaları için bir fırsattır, evliliğe bir ön hazırlıktır. Nikâh akdi yapılana kadar geçen süre içinde, tarafların birbirlerini ve yeni aileyi