Ashâbına mescit düzenini ve âdâbını öğretirken, “Sakın çarşı karmaşasına düşmeyin!” 17 diyerek çarşıdaki karmaşadan sakınılması gerektiğini hatırlatmış, bundan uzak durmak için de çarşı pazara girildiğinde şöyle dua edilmesini salık vermişti: “Lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü"l-mülkü ve lehü"l-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemût. Biyedihi"l-hayr. Ve hüve alâ külli şey"in kadîr (Allah"tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir. O"nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O"nundur. Hamd O"na mahsustur. O diriltir ve öldürür. O ise hep diridir, ölmez. Her hayır O"nun elindedir. O her şeye kadirdir).” 18
Yüce Peygamber, ashâbını çarşıların şerrinden sakındırırken, çarşıdan uzaklaşmadı. Bilakis orada yer almayı, hatta orayı ticaretin olağan seyrinde akıp gittiği ortamlara dönüştürmeyi hedefledi. İlk yıllarda piyasanın keşmekeşine müdahale etme imkânı olmamakla beraber, ilk indirilen âyetlerde ölçüde, tartıda hile yapanlar, kınanan ve cehennemle tehdit edilen zümrelerin başında yer aldı.19 Henüz alışverişle ilgili helâller ve haramlar belirlenmediği hâlde, peygamberliğin beşinci yahut altıncı yıllarında nâzil olan, “İnsanlara malları artsın diye verdiğiniz faizler, Allah katında artmaz.” 20 âyetiyle tefecilik ve faizciliğin kimsenin hayrına olmadığı hatırlatıldı. “Ölçüde haddi aşmayın. Tartıyı adaletli tartın, teraziyi eksik tutmayın.” 21 “Ölçüyü tam yapın, eksik verenlerden olmayın ve doğru terazi ile tartın.” 22 uyarılarıyla da çarşı pazardaki alışverişin temel ilkeleri ortaya konuldu. Ayrıca bu uyarılar, İslâm"ın gelişiyle birlikte câhiliyede ticaretin merkezi olan büyük çarşı pazar ve panayırlarda ticaretin günah olduğu düşüncesine kapılarak buralarda ticaret yapmaktan çekinen Müslümanlara23 bu mekânların helâl rızkın kazanılabileceği ortamlar olabileceğini de göstermekteydi.
Medine"ye hicret ile birlikte ekonomi ve onun kalbi olan çarşılar, Müslümanlar için daha büyük bir önem kazandı. Zira Müslümanların hem ticareti dürüstçe ve hakkaniyete uygun şekilde yürütebilmeleri hem de yeni yurtlarında itibarlı ve güçlü olabilmeleri, güçlü bir ekonomiye sahip olmalarına bağlıydı. Nitekim Resûlullah, Medine"yi teşrif edişini takip eden ilk günlerde Mekke"deki ticarî tecrübelerini getirdiği dinin esaslarına uygun olarak kullanmak suretiyle bunun altyapısını hazırlamaya koyuldu. Ashâbı ile birlikte Medine çarşılarını dolaşarak Yahudilerin etkin olduğu Benî Kaynukâ ve Nebit çarşılarını gezdi. Her iki çarşı için de Müslümanlara, “Burası sizin pazarınız olmaya uygun değildir.” buyurdu ve yeni bir çarşı alanı tahsis etmek için şehrin farklı bölgelerini gezdi. Elverişli bir alanı yeni çarşı