Eğer tevbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.” 18 Bu âyetlerle, faizin yasaklandığı ve uhrevî cezalar gerektirdiği kesin bir şekilde bildirilmiş, faizden kurtuluş yolu olarak da tevbe gösterilmiştir.
Tarih boyunca bilinen ve çirkin bir kazanç yolu olarak görülen faiz, ilk kez İslâm dini tarafından yasaklanmamıştır. Yahudilik ve Hıristiyanlık inancında da ahlâka aykırı görülen, insanın onurunu zedeleyerek âdeta onu köleleştiren faiz yasağına yer verilmiştir. Bunun farkında olan Hz. Peygamber, kendisine gelen ve “And olsun biz, Musa"ya açık açık dokuz âyet verdik.” 19 mealindeki âyetin mânâsını soran iki Yahudi"ye, dokuz haramdan ibaret olan söz konusu dokuz âyeti sıralamış ve faiz yasağını da bunlar arasında zikretmiştir.20 Ancak, zamanla faiz yasağı da tahrif edilmiş ve Yahudiler, Kur"an"da eleştirildiği üzere, kendilerine yasaklandığı hâlde faiz yemekten çekinmemişlerdir.21
Resûlullah (sav), faizin insanı helâk eden büyük günahlardan olduğunu belirterek,22 faizi yiyene, yedirene, yazana ve faiz muamelesine şahitlik eden iki kimseye lânet etmiş ve hepsinin günahta eşit olduğunu belirtmiştir.23 Faizi ve ona götüren yolları bildirerek ümmetini bu büyük günahtan sakındırmak isteyen Allah Resûlü (sav), bir defasında, faiz yiyenin durumunu haber veren rüyasını ashâbına anlatmıştır. Buna göre Hz. Peygamber, rüyasında biri kan dolu bir nehrin içinde, diğeri kıyısında olan iki adam görür. Nehrin içindeki adam kıyıya doğru yüzüp çıkmak istemekte, ancak kıyıdaki adam her seferinde onun ağzına bir taş atarak onu nehirdeki eski yerine döndürmektedir. Allah Resûlü (sav), nehirdeki adamın faiz yiyen kişi olduğunu bildirerek, bu misalle faize bulaşan insanların içine düştükleri çıkmazı gözler önüne sermiştir.24
Hz. Peygamber, faizin çeşitlerine ve alışverişte faiz sayılabilecek bazı şüpheli durumlara da işaret etmiştir. Câhiliye döneminde Arap toplumunda yaygın olarak uygulanan, aynı zamanda Kur"an"ın da kesin bir dille yasakladığı faiz türü, “vade karşılığında alacaktaki artış” şeklinde uygulanan faiz idi. Borç faizi/câhiliye faizi şeklinde bilinen faizin bu türü için “ribe"d-deyn” veya “ribe"n-nesîe” tabirleri kullanılırdı. Bununla birlikte Peygamber Efendimiz (sav) Kur"an"da işaret edilmeyen, ama Arapların alışverişlerinde yaygın olarak uygulanagelen birtakım ticarî işlemleri de faiz adıyla yasaklamıştır. “Alışveriş faizi” ismiyle bilinen bu türde, malların peşin veya vadeli olarak değişiminde alınan fazlalık faize konu olmaktadır. Peşin alışverişlerde