Hz. Peygamber, onlarla konuştu ama haklarından vazgeçmediler. Sonra Muâz"ı yanına çağırdı ve onun mallarını satarak alacaklıları arasında paylaştırdı. Sonunda Muâz"ın hiçbir şeyi kalmamıştı.4
Muâz"ın borcuna karşılık değerli malı vardı ve onları satarak açığını kapatabilmişti. Ancak nakit olsun gayri menkul olsun, elinde ne varsa tüketen bir müflis için bu mümkün değildir. Böyle durumlarda Hz. Peygamber, borcunu ödemeye gücü yetmeyen kimselere yardım edilmesini sağlamış,5 insanları şu sözleriyle buna teşvik etmiştir: “Kim darda kalmış (borçlu) bir kimseye kolaylık sağlarsa, Allah da ona dünyada ve âhirette kolaylık sağlar.” 6 Bu tavrıyla Müslümanlara, zor zamanlarda yardımlaşmanın güzel örneklerinden birini sunmuştur. Kur"ân-ı Kerîm"de de Allah rızasından başka hiçbir karşılık beklemeden yapılan yardımlar ve verilen borçlar “karz-ı hasen”, yani güzel bir borç olarak nitelendirilmiş, bu davranışı sergileyenler de övülmüştür: “Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah"a güzel bir ödünç verenlere, verdiklerinin karşılığı kat kat ödenir ve onlar için değerli bir mükâfat vardır.” 7
Câbir b. Abdullah"ın babası Abdullah b. Amr, Uhud Savaşı"nda şehit olmuştu. Ancak ödenmemiş bazı borçları vardı. Bir süre sonra alacaklıları, borçlarını ödemesi için oğlu Câbir"i sıkıştırdılar. Câbir, Hz. Peygamber"e gelip durumu anlattı. Hurma bahçesinden elde edeceği mahsulü babasının borcuna karşılık kabul etmeleri için onlarla konuşmasını istedi. Fakat Resûlullah da kendileriyle konuştuğu hâlde alacaklılar ikna olmadılar. Çünkü mahsul, onların alacaklarını karşılamaya yetmiyordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber, hurmalığı onlara vermekten vazgeçip Câbir"e, “Kuşluk vakti sana geleceğim.” dedi ve ayrıldı. Ertesi sabah kuşluk vakti olunca Câbir"in hurma bahçesine gitti. Bir yandan bahçede dolaşırken bir yandan da mahsulün bereketli olması için dua etti. Ve hasat zamanı hurmalar öyle bereketlendi ki, Câbir borçların tamamını ödedi. Hatta bir miktar hurma da kendisine kaldı.8
Resûlullah, “Kim darda kalmış (borçlu) bir kimseye zaman tanırsa veya alacağını bağışlarsa, Allah onu kendi gölgesinde gölgelendirir.” 9 buyurarak, alacaklıları borçluya kolaylık gösterme hususunda teşvik etmiştir. Bir gün Kâ"b b. Mâlik mescitte iken, kendisine borçlu olan İbn Ebî Hadred"den alacağını istemişti. Fakat konuşurken ikisinin de sesleri öyle yükselmişti ki Allah Resûlü odasından onları duydu ve odasının perdesini açıp, “Ey Kâ"b b. Mâlik!” diye seslendi. Kâ"b, “Buyur yâ Resûlallah!” dedi. Hz. Peygamber eliyle işaret ederek, ondan alacağının yarısından vazgeçmesini istedi.